Yeni bir Ay doğumu döngüsüne bu sabah başlıyoruz. Bu kez ev sahibemiz krizleri fırsata çevirme becerisiyle bilinen Akrep burcu!
Güneşin geç doğup daha da erken batmaya başladığı bugünlerde, doğadaki bitki örtüsü kış hazırlıklarını tamamladı. Yapraklar ve çiçekler birer birer döküldü, bazı dallar kurudu, özetle çürüme mevsimi başladı. Artık hiç biri güzel görünmeye, bizi büyüleyen kokularını yaymaya çaba harcamıyor. Sadece hayatta kalmaya odaklanıyorlar. Doğa ölüm-yaşam döngüsünü sürdürmek için köklerine toprağın altına dönerken bizlerde bu içe dönüş mevsimine uyum sağlamaya bakmalıyız.
İçe dönmek daha çok kendinle meşgul olmayı ve cesur davranabilmeyi gerektirir çünkü içeride bizi ilk başta karanlıklar karşılar. Öte tarafa attığımız çözülmemiş meseleler, gün yüzüne çıkmamış gömülü duygular. Bunlarla yüzleşip geride bıraktıkça içerideki ışık artar ve kendimizi görmeye başlarız, hem de olduğumuz gibi. Fakat yüzleşme tamamlanmadan dikkatimizi dışarıya vermeye devam edersek içimizdeki az ışıkla ve bol gölgeyle yol alma mücadelesi bizi çok zorlar. Hafifleyemeyiz. Görüşümüz bulanıklaşır. İnsan karanlıklar içindeyken ışığa bakmakta zorlanır.
O yüzden akrep mevsiminde hep şunu düşünürüm; bizi büyüleyen o güzelim boylu poslu ağaçları, meyve veren güçlü dalları, mis kokulu seyrine doyulmayan çiçekleri … şimdi hepsi bir kuru dal sadece. “Kimsin sen ?” sorusunun yanıtı bu mudur acaba? Tüm gücünle çıplak kalabilmeye cesaret edebilmek! Kuyruğu her daim dik tutmaktan vazgeçmek. “Oh be, benim de çiğ kalmış olgunlaşmamış yanlarım var işte” diyebilmek. Doğayı gökyüzünü ve insanı bir bütünlük içinde değerlendiren astrolojinin felsefesine göre şimdi bizler de bu döngünün getireceği yüzleşmelere, çürümeye, kuru bir dal gibi kalmaya hazır olmalıyız. Çünkü zamanı geldiğinde yeniden çiçek açacağız. Zamanı geldiğinde bıraktıklarımız, yitip gidenler, bir türlü olduramadıklarımızın yerine yenisi gelecek. Eğer bu bitiş-oluş evresine izin verirsek fırsatlar yakalayacağız.
Yeniay ile birlikte gökyüzünde aktif olan gezegen etkileşimleri bizlere; ilişkilerde dengeyi ve bağışlamayı öğrenmek, üzüntü veya yas içinde olmayı anlamak-deneyimlemek, acı çekerek eskiyi bırakmak, boyun eğmeyi ve teslimiyeti öğrenmek gibi hikayelere açık olabileceğimizi anlatıyor. Bunlar yaşamınıza etki edecek büyük meseleler olabileceği gibi günlük akışta yaşanan ama bizim çok anlam yüklediğimiz olaylar da olabilir. O yüzden bu süreçte baki olanla olmayanı ayırt etmek işin püf noktasıdır diyebiliriz. Aklınızda olsun akrep, astroloji sembolizmasında; ölüm-yaşam döngüsünü, alma-vermeyi, iç içe geçmiş grift ilişkileri ve haliyle cinselliği, güç savaşlarını, manipülasyonu, güven problemlerini, gizemleri, sırları anlatır. Çünkü insan hep çiçek açmak ister, yaprak dökmekten kaçar korkar. Bu güçlülüğü ölümsüzlüğü korumak için manipüle eder, başkasının sınırlarını ihlal ederek sınırlarını aşar, kendince savaşır kaybetmemek için hem de zamanın enerjisine karşı! Bugünlerde önünüzde duran problemleri veya meseleleri, siyah beyaz olarak görmeden nasıl çözerize odaklanmak iyi bir fikir olabilir. Olaylar veya insanlar tek başına çok iyi veya çok kötü değildir, hem kötü hem iyidir.
Bu sene son kez yaşayacağımız 30 Kasım-14 Aralık tarihlerinde gerçekleşecek tutulmalar öncesinde biraz derinleşmek hafiflemek kabullenmek bizlere kesinlikle iyi gelecek. Yeni hikayelerin başlangıcı çoğunlukla bir kapanışın sonrasında başlar. İkizler-Yay burcu temalı tutulmalar bizlere “inanmak yerine bilmeyi öğrenmeyi seç diyor”, şimdiden sizlere bir ipucu yollamış olayım.
İyi dileklerimle,