SATÜRN BALIK BURCUNDA
“Kendinize ışık olun; kendinizi hiçbir dış sığına vermeyin. Gerçeğe sımsıkı sarılın. Kendinizden başkasına sığınmayın.” Buda
Astrolojide “ne, kim” sorularının karşılığını gezegenler verir. Nasıl’ın yanıtını ise burçlar. Bir gezegen burç değiştirdiğinde neyin/kimin nasıl olacağına dair fikir yürütebiliriz. Özellikle de yavaş hareket eden bir gezegen burç değiştirdiğinde. Bu bir süreliğine yeni bir şehre taşınmak gibidir. O şehrin doğası, insanları, olanakları doğrultusunda yaşantınız yeniden şekillenir. Hele deniz kıyısından karasal bir bölgeye taşındıysanız adapte olmanın zorluk derecesi artar. Yani Satürn’ü en iyi 2,5-3 yılda bir atanan memurlar ve aileleri anlar. 2,5 yılda bir burç değiştiren ve aynı burca 29 yılda 1 kez uğrayan Satürn 7 Mart’ta Balık burcuna geçiş yaparken bize mecburi bir yön verecek.
Satürn, doğası gereği “yapmaya mecbur bırakan” bir gezegendir. İnsana seçim şansı tanımaz. Olayın içinden geçmek tek seçenektir, alternatif yollar sunmaz. Örneğin, okula yeni başlayan her çocuk biraz korkar; başarısız olmaktan, evin konforundan uzaklaşmaktan, sosyalleşmekten vb ancak başlamaktan başka çaresi yoktur. Okula başladığında zamanla hangi derste doğuştan yetenekli hangisinde daha çok çalışması gerektiğini anlar. Tüm dersleri sırayla bazen de aynı anda alması ve geçmesi gerekir. İlişki kurmaya, sorumluluk almaya ve kendini tanımaya başlar. İyi geçindiği, hiç geçinemediği arkadaşları ve öğretmenleri olur. Satürn’ün burçlardan geçişi de bu sürece benzer. 2,5 yılda bir burç değiştirdikçe onunla birlikte yeni dersler almaya başlar, bir şekilde yeteneklerimizi, kapasitemizi fark eder, hayatın getirdikleriyle başa çıkmaya çalışırız. Yapabileceklerimizi ve yapamayacaklarımızı fark ederiz. Sınırlarımız yeniden çizilir. Beklemeyi, sabretmeyi, engelleri aşmayı ve zamanı yönetebilmeyi öğreniriz.
Satürn’ün sunduğu yoldan geçtikten sonra olgunluk, korkuyu yenmek, kabul, huzur ve elbette içsel bir güç kazanırız! Fakat içinden geçerken korkularımızla karşılaştığımızda ya da üstlenmek istemediğimiz bir sorumlulukla karşılaştığımızda kaçar, saklanır, akıntıya karşı kürek çekersek yorgun düşeriz. Kaygı düzeyi artar, yetersizlik duygusu ve “benim suçum neydi?” sualleri insanın peşini bırakmaz. Hayat, arabesk bir şarkıya dönebilir. Özetle, Satürn’ün ödevlerini yapmadan dersi layığıyla veremeyiz. Kırık notla bir sonraki seneye geçer veya bütünlemeye kalır bir süre sonra aynı sınava yeniden gireriz. Bu açıdan burcu ve/veya yükselen burcu balık, başak olanlar hayatın getirdiği mecburi yöne uyum sağlamaya çalışmalılar. Hayat onlara tek bir yön sunacağa benziyor. İkizler ve Yaylar ikilemler arasında, stres yaratan seçenekler arasında kalabilirler. Yengeç ve akreplerse tanıdık bildik hatta zaman zaman fırsatların da olduğu bir yöne doğru akacaklar. Boğa ve oğlaklar biraz çaba ve gayretle süreci kolay yönetebilir, kaybolmadan yönlerini bulabilirler. Kova, koç, terazi ve aslanlar içinse yabancılık çekebilecekleri bir yolculuk onları bekliyor.
Satürn, 2020 Mart ayından bu yana kova burcunda ilerlerken bizi çektiği mecburiyetler içinde hemhal olduk. Mevlana’nın deyişiyle “hamdık, piştik, yandık.” Kovanın mesajını; çok seslilik, bilgiye erişimdeki engellerin kaldırılması, yenilik, teknolojinin ve yeni buluşların hayatının her alanında kullanımı, paydaşlık, dayanışma, örgütlenme, bireysel/toplumsal hak ve özgürlüklerin edinimi, eşitlik, hoş görü… hayatımıza kattık mı? Bunu zaman gösterecek elbette ama DÜNYA’yı etkileyen covid dalgasıyla hepimiz sarsıldık. Toplumsal ve bireysel yaşamlarımız yeni kurallarla tamamen değişti, bir süreliğine tam anlamıyla durdu. Teknolojiyi, sağlıktan eğitime kadar pek çok açıdan hayatımıza katmaya mecbur kaldık. Türkiye, kendi iç dinamiklerinden ve elbette demokrasi ve özgürlük anlayışından kaynaklı sorunlar yaşadı. Dünyanın pek çok ülkesinde insanlar aslında hiç de özgür olmadığını fark etti. Baskının arttığı, eşitsizliğin zirveye ulaştığı bu yıllarda “neye ihtiyacımız olmadığını” öğrendiğimize eminim. Vatanseverlik, milliyetçilik, atanmak, seçilmek, hükümet, devlet, bilim, teknoloji, liyakat, sivil toplum kuruluşları, kadın/çocuk/hayvan/doğa hakları… tüm bu kavramları daha önce bu kadar konuştuğumuz irdelediğimiz bir dönem olmuş muydu? Emin değilim. Bireysel olarak neler yapabileceğimizi fark etmek ülkemizdeki sivil toplum ve yardımlaşma anlayışını çok kıymetli bir yere taşıdı ve taşımaya devam da edecek. Bundan sonraki süreçte, 23 Mart’ta Plüton kovaya geçtiğinde bu konular üzerinde bir 21 yıl daha mesai yapacağız. Böylelikle bu hikaye, elbette yenilerini doğuracak ve taşlar zamanla yerine yerleşecek.
14 Şubat 2026’ya kadar sürecek Satürn Balık yolculuğunun anahtar kelimeleri ise şöyle;
Dalgaları aşmak, sınırları zorlamak
Sistemlerin/kuralların çözülmesi, ahlak kurallarının yozlaşması/yozlaşmayla birlikte ahlaklı olmanın daha da önem kazanması, yeni evrensel prensiplerin doğuşu, inancın sorgulanması
Doğa olayları, buzulların erimesi, bazı yerlerin sular altında kalma tehdidinin artması, sular/okyanuslarla ilgili sorunlar
Karpman’ın drama üçgeni; kurban, kurtarıcı, yargılayıcı rollerinin içinde sıkışmak veya çıkmayı başarmak
Daha büyük yüce bir gücü-KAOS’un sistemini idrak etme, erime, çözülme, bir araya getirememe
Özveri, fedakarlık, merhamet etme, yardımlaşma
Rehberlik arayışı “biri bana ne yapmam gerektiğini söylesin!”
Büyük ideallerin gerçeğe dönüşmesi, hayallerin gerçek olması için çalışma
Müzik, sinema, edebiyatta yeni sanat akımlarının doğması