URANÜS SAHNEDE

URANÜS SAHNEDE

1024 683 Aylin İleri - Astroloji Danışmanlığı

Bugünlerde hayatın bizi sürükleyerek bir yere doğru hızla taşıdığını düşünüyorum. Yol yordam göz etmeden öylesine paldır küldür sürükleniyor gibiyiz. Bu hale en uygun tanım, HEYELAN! Toprak elementi olan boğa burcunda bir araya gelen Uranüs, Kuzey ay Düğümü (KAD) ve Mars’ı onlara stresli bir pozisyondan temas eden hava elementindeki Satürn’ü düşündüğümde bu betimleme aklıma çok yatıyor. Bitki örtüsünün köklerinden mahrum kalmış ve zamanla aşınmış toprağın (Uranüs boğada), dış etkenler yüzünden (Mars, Satürn) kütleler halinde akıp gittiği yerde oluşan durum. Ayağımızı bastığımız, yuvamızı kurduğumuz zemin altımızdan kayıp gidiyor.

Bu sürece yukardan bir bakış atarsak; hayatı karmaşık hale getirenin ne yaşadığımızdan çok, olaylara nasıl baktığımız ve tutumlarımız da saklı olduğunu söylemek de mümkün. Anlam arayarak ve derin bir nefes alarak yönünü bulmaya çalışmak, zorlayıcı anlardan çıkabilmek için insana en iyi gelen yöntem olsa gerek. Astrolojiyi böyle zamanlarda araç olarak kullanabilmek bir şans! Kuzey Ay düğümü ile 31 Temmuz’da ‘18 derece boğada’ bir araya gelen Uranüs 1-2 Ağustos’ta Mars’ın bu noktadan geçmesiyle tetiklendi yani zeminde var olan çatlaklar ortaya çıktı. Belki de harekete geçtiler bile! Bu devinim 2022 yılında 1/10 Ağustos ila 1Ekim-14Kasım arasında aktif olmaya (su/toprak elementi akrep/boğada tutulma) devam edecek yani toprağın yerinden kaymasına neden olan dışsal faktörler harekete geçtiler diyelim. 2023’de ise 5 Şubat dolunayı ile 20 Nisan-12 Mayıs tarihleri bir diğer aktif tarihler!

Bu kombinasyon ciddi bir karmaşa ortaya çıkarır. Maddi dünyada güven duyduğumuz kişi/konular ile ilgili güvensizlikler, değişimler, parayla ilgili zorluklar gibi. Peki bunlar olurken, biz neyi değiştirmek istiyoruz? Yeni yollarımız ne olmalı? Garantisi olmayan çıkış yolları gündemdeyken güven dolu olmasını umduğumuz bir varış noktasına nasıl ulaşacağız? Ay ve Güneş’in yörüngelerinin kesişim noktası olan düğümleri bir geçiş noktası olarak düşünebilirsiniz. Maddi ve manevi alemin kavşağı. Bilinen ve bilenenden öte olan. Bu kavşağa uğrayan ağır gezegenler (Uranüs, Neptün, Plüton) “neyin zamanın geldiğini söyler”. Uranüs; hızlandırır, değiştirir, olasılıkları zenginleştirir, yeni çıkış/başlangıç yolları sunar. Çözümü ve karmaşayı aynı anda getirir. Öyleyse şimdi düzen bozmanın/kurmanın, cesaret etmenin, ağır giden işleri hızlandırmanın, bir şeyleri silkeleyip atmanın tam zamanındayız. 

Mars mücadele etmek, aksiyon almak, girişimde bulunmak ile doğrudan ilgilidir. Mars tehlikeli bir yolda bizi korumasını umduğumuz silahımızdır. Uranüs ise yaramazdır, işleri raydan çıkarır. Beklenmeyen ve ani olayların gelişmesine, silahın patlamasına neden olur. Kıvılcımı çakar. Sınırları aşar, kural tanımaz. Koca ormanda belki onlarca yıl duran cam parçası bu ikili bir araya geldiğinde birden alev alır ve orman yangını çıkar. Bu ikilinin etkileşiminde çoğunlukla, gerilim patlama öfke stres vardır ve böyle şeyler genelde beklemeyen olaylar sonucunda oluşur. Ama bunun illa ki ölüm kalım meselesi olması gerekmiyor. Örneğin, daha önce sizi çok kızdırmayan şeylere tahammül edemezsiniz. Artık tamam değildir, sanki bir şey taşmıştır, tutamazsınız. O yüzden bu tarihlerde, bu temalar ve buna benzer düzinelerce verilebilecek örnekler aklınızda olsun. Başımıza gelen ve elimizde olmayan sebeplerle oluşan olayları değiştiremeyiz ama onu ateşleyen, zarar yaratan taraf olmamaya gayret gösterebiliriz. Şu anda değişimi arzulayan bir noktadaysanız, bu kıvılcımdan faydalanabilir, onu büyütme yönünde seçimler yapabilirsiniz. İlişkilerde güven kaybı yaşadığınız insanları hayatınızdan çıkarabilir, yeni dostluklara işbirliklerine ilişkilere şans verebilirsiniz. Mevcut kaynaklarınızı, birikiminizi yenileyebilirsiniz. Düşünsel anlamda hayata baktığınız yer altınızdan kayıyorsa yeni bir bakışa açısı yaratmak için pozisyonunuzu değiştirebilirsiniz. Kayan zeminden etrafı seyre dalmayın, hareket edin yoksa heyelanın altında kalırsınız.

Dünyasal anlamda, bugünlerde, Tayvan krizi patlak verdi. İleri ki dönemde uluslararası arenada mevcut işbirliklerinde ve birliklerde güven kaybının yaşanacağını elbette varsayabiliriz. Dünya zaten bir süredir güvenli bir yer değil belki de hiç olmadı ama uzunca? bir süredir sistem bir şekilde işliyordu. Şimdi doğa ana bile bizi idare edemeyecek noktaya geldi. Her yerden ‘kaynaklarımız tükeniyor, yetmiyor’ gibi sesler duyuyoruz. Aslında hiçbir zaman kaynaklar eşit dağıtılmamıştı ki? Ne değişti? Enerji, gıda, ilaç, hammadde sıkıntıları yaşıyoruz. Şu ana kadar hiçbir soruna sürdürülebilir bir öneri sunulamadı. Belki şimdi bu kaos ile artan kişisel çıkar çatışmaları beraberinde bir sıçrayış yaratabilir. Ortak bir paydada buluşabileceğimiz tarih için dışsal gezegenlerin hareketlerine bakmak gerekiyor. Satürn/Neptün’ün koçta kavuşacağı, Plüton’un kovada ilerlediği 2026 ve sonrasının dikkat çekici olduğunu belirtmek isterim.

Türkiye haritasında bu tema kendini meclis, yasalar, ülkenin rezerv kaynakları, uluslararası anlaşmalar-ittifaklar, bizim deyişimizle dış güçler alanında etkili. Yani dışarıda bir şeyler yer değiştiriyor. İçeride ise halkı temsil eden; yasama, yargı, yürütmeyi yerine getirmekle görevli kurumda çatlaklar büyüyor. Enteresan olan bir başka konu Türkiye’nin 18 derece akrepte bulunan Jüpiter’i bu durumdan doğrudan etkileniyor. Jüpiter sembolik olarak zenginlik büyüme yükselme genişleme hukuk üniversite aydınlar ahlak demek ve 5.evde yer alıyor. Gençler çocuklar sanatçılar açık alanlar meydanlar ile bağlantılı … Atatürk boşuna ülkeyi gençlere emanet etmemiş, geleceğimiz onlar! Peki biz onlara iyi bakabiliyor muyuz? Onlara fırsat eşitliği yaratabiliyor ve önlerini açabiliyor muyuz? Aynı zamanda Jüpiter 6.evi yönetiyor ve ülkenin memurlarını, askerini, sağlık sistemini anlatıyor. Yani devlet kurumları ve görevlileri olumsuz etki altında. Mecliste ve meydanlarda hareket var. Bu yazıyı yazarken KPSS ile ilgili bir skandal açığa çıktı örneğin. Bir süre önce üniversitelilerin kredi borç faizleri silindi. Jüpiter, ülkenin başkanı ve itibarını ilgilendiren 10. evin de yöneticisi konumda. Ülkenin kaynaklarını anlatan evde yer alan ve yine 10.evin yöneticisi aslandaki Neptün de hem bu kombinasyondan hem de Satürn’den olumsuz etkileniyor. Yani dışarıda oynayan taşlar bizim de yer değiştirmemize ve yeni pozisyon almamızı zorunlu kılıyor. Sürekli değişen, güvensiz ve istikrarsız koşullar var önümüzde. Tüm bunları güven veren yeni bir düzen, sistem kurmak için kullanabilecek miyiz? Göreceğiz. Yükselen enflasyonun ülke kaynaklarını, cebimizdeki paranın değerini düşürdüğü gerçeğinin gün geçtikçe bizi hırpaladığı bir döngü içindeyiz. Bu dalga yeni başladı ve bir sonraki yaza kadar hız kazanacağa benzer.

Güven içinde hissettiğiniz yeni limanlar yaratabilmeniz dileğiyle,