Monthly Archives :

Mars Satürn Kavuşuyor, Gerilim Artıyor

676 570 Aylin İleri - Astroloji Danışmanlığı

MARS SATÜRN KAVUŞUYOR, GERİLİM ARTIYOR

Yeni haftaya ay ikizler burcundayken başlıyoruz. Merak ve hareketlilik içindeyiz. Çok sayıda şey konuşuyor ve duyuyoruz fakat realiteye baktığımızda aslında her şey aklımızın içinde olup bitiyor. Henüz fikir ve sözlerimizi gerçekleştirmek için önümüzde duran engeller ortadan kalkmış değil.Hafta boyunca gökyüzünde önemli hareketlilikler var. 22 Martta kova burcuna geçen Satürn’ün bir misafiri var, Mars.

Kova burcunun ilk derecesinde bugün, 30 Martta bir araya geliyorlar. Bu burç, özgürlükler ve yenilikler ile ilgilidir. Yan yana gelen bu iki gezegen, sınırlayan baskılayan unsurları aşmak için çaba içinde olmanın önemini vurgular. Çoğu zaman bu gerilim yorucudur, hiç bitmeyecekmiş gibi gelir ve insanı depresifleştirebilir. Aynen şimdi olduğu gibi. O yüzden moralinizi ve umudunuzu yüksek tutmanız çok önemli. Kova burcunda gerçekleşen bu birleşim bir yanıyla olumlu bir enerjiyi beraberinde getirdiği için şanslıyız. Bilimsellik ve objektifliği, sağduyuyu koruyabilirsek engelleri aşmanın bir yolunu bulabiliriz. Öyleyse bu etkileşimin, bize bir sıçrayış yaşatacak yeni bir bilgi veya süreci başlatacağını öngörebiliriz.

Diğer taraftan klasik astrolojide Mars ve Satürn kötücüller olarak bilinir. Yan yana gelmeleri iyiye yorulmaz. Dünyanın farklı coğrafyalarındaki insanlar, sağlıklı bir gelecek adına bir süredir hareket etmemeye, hayatlarını gönüllü olarak durdurmaya devam etse de korku ve endişemizi artıran bir nedenin daha ortaya çıkacağını söyleyebiliriz. Dediğim gibi iki uğursuzun bir araya gelişi pek hayra alamet olarak görülmez, illa ki bir konuda kısıtlanmayı ve beraberinde mücadeleyi getirir. Hareket özgürlüğümüzün bir süre daha sınırlanmaya devam edeceğini, sağlığımızın tehdit altında olmaya devam edeceğini söyleyebiliriz. Bunun zaten içindeyiz. Peki başka ne olabilir?

Bu kompozisyona yıkıcı enerjisiyle bilinen Plüton’un, oğlak burcundaki Jüpiter ile 28 Marttan bu yana beraber olduğunu da eklemeliyiz. Ayrıca boğa burcundaki Uranüs de bir köşede Marsın ona doğru gelişini bekliyor. Mars, 1 Nisan’da Satürn’den uzaklaşırken Uranüs’e doğru ilerlemeye başlayacak. 8 Nisan’da doğacak dolunaya kadar yükselen bir gerilim hattı üzerinde gezineceğiz. Durmak zorunda kalan sistemin çarkları içinde sıkışıp kaldık. Bildiğimiz gibi de ilerleyemiyoruz. Bize “evreka, buldum!” diyecek biri veya bir kurum lazım. Fakat o tarih, 21 Aralık 2020 sonrasını bulabilir. Jüpiter ve Satürn’ün kova burcunun ilk derecesinde birleşeceği gün, beklediğimiz sıçramaya doğru ilk adımı attığımız önemli bir gün olabilir. Aynı şekilde 2021 yılının genelinin oldukça hareketli ve yenileyici olacağını söyleyebilirim. Haziran 2020’de ay düğümlerinin ikizler-yay aksına geçip yeni bir tutulma döngüsünü başlatmasıyla hayatımız şimdikine nazaran daha hızlı akmaya başlayabilir. 

Günümüze geri dönersek gökyüzü hareketlerini incelediğimde, bazı güçlerin elindekileri kaybetmemek için süreci olduğundan da fazla zora soktuklarını bu dönemde fark edeceğimizi düşünüyorum. Güç ve iktidarı koruma saplantısı, ülkemizde ve dünyanın çeşitli yerlerinde protestoların artışına neden olabilir. Hatta bazı insanların ölçüsüz ve akılsız davranıp, hasta veya hasta potansiyeli olan insanlara karşı zalimce davrandığını işitebiliriz. İsyanımız ve tepkimiz çeşitli sebeplerle toplumların her tabakasına yayılabilir. Bireysel hak ve özgürlüklerimizin bütünün hayrına kısıtlandığı bugünde, durumun kötü niyetle kullanılmaya başlandığına tanıklık edebiliriz. Sınırlarımızda sınır komşularımızda hareketlilik gözlenebilir. Bir şeyler yapmak isteyebiliriz. Ancak sokağa çıkamıyoruz, nasıl protesto edebiliriz tepkimizi gösterebiliriz ki? İşte bu noktada sosyal medya, elektrik, internet ve iletişim araçlarının özgürce kullanımı konusu dikkati çekmeli. Sistemin izin verdiği ölçüde tepkimizi gösterebiliyor, bildiklerimizi paylaşabiliyor, doğru bilgiye sınırlı bir biçimde ulaşabiliyoruz. 8 Nisan terazi burcundaki dolunaya kadar çekişmenin arttığını söylemek isterim.

Bu tarihe kadar işbirliği yapmanın ne denli zor olduğunu ikili ve sosyal ilişkilerimizde, toplumsal yaşamda tecrübe edebiliriz. Ülkeler ve güç sahipleri arasındaki ikili ilişkiler, çözüme yönelik destekleyici paylaşımlar bu tarihle beraber daha mümkün olabilir. O güne kadar ‘hep birlikte fakat tek başına’ olmaya devam edecek gibi görünüyoruz. Lütfen bugünlerde aşırı risk almayın. Güvenli alanınızda kalın, tedbirle hareket edin. Finansal konuların aşırı dalgalandığı böyle zamanlarda harcama ve yatırımlarda dikkatli olun. Sağlıklı ve huzurlu bir hafta diliyorum.

Danışman Astrolog
Aylin İleri

Hoş Geldin Satürn Kova

750 1000 Aylin İleri - Astroloji Danışmanlığı

HOŞ GELDİN SATÜRN KOVA

Bugünlerde bireysel ve toplumsal anlamda bir değişim sürecinin içindeyiz, bunu hepimiz yaşıyoruz ve daha ilerisinin olacağını hissediyoruz. Bizi zorlayan şey ise değişim değil, onun zorunlu bir ihtiyaçtan doğuyor olması!

Satürn’ün oğlak burcunun son derecesine geçtiği 10-21 Mart tarihleri, bireysel ve toplumsal özgürlüklerimizin, uluslararası dolaşım serbesti ve ticaretin belirli süreyle devlet tarafından kısıtlandığı, covid-19’un neden olduğu karantina günleri ile eş zamanlı gerçekleşti. Astrolojide Oğlak burcundaki Satürn, devlet-otorite eliyle gelen kısıtlamaları engelleri anlatır. Özellikle bu gezegen burcun son derecesinde ise bu durum bir krize dönüşür, içinden çıkılmaz bir hal alır. Çin hükümeti ülkede başlayan korona virüs salgının ardından 58 milyondan fazla insanın yaşadığı Hubei eyaletini 23 Ocak’ta karantinaya almıştı. 12 Martta Dünya Sağlık Örgütü, Çin’de ortaya çıkan ve pek çok ülkeye yayılan virüsü ‘pandemi’ olarak ilan etti. “Her ülke kamu sağlığını korumak ile ekonomik ve sosyal faaliyetlere yönelik kısıtlamaları en az seviyede tutmak arasında hassas bir denge bulmalı, bunları yaparken insan haklarına da saygılı olmalı” açıklamasında bulundu ve birbiri ardına devletler önlemler almaya başladı. Bunlar olduğu sırada Satürn bu kez 22 Martta özgürlükleri, bireyi-birlikleri anlatan kova burcuna geçiş yaptı.

Şimdilerde kimimizin kendi OHAL’ini ilan ettiği kiminin ise sokağa adımını atamadığı zamanları yaşıyoruz. Aslında hep beraber bu kocaman dünyada birbirimize ne denli bağlı olduğumuza tanıklık ediyoruz. Hiç tanımadığımız, görüp bilmediğimiz, duymadığımız bir yerde bir şeyler oldu. Aynı apartmanda yaşadığımız komşularımızı tanımazken Çin’deki bir virüs nasıl olup da gelip bizi buldu? Neler oluyor dünyada? Hani sınırlarımız vardı, korunuyorduk. Vizeler, askerler, uzak ülkelere gitmek için bindiğimiz araçlar, harcadığımız emek zaman ve paralar. Meğerse birbirimize çok yakınmışız. Taşıyıcı veya hasta bir kişinin 400 sağlıklı bireye hastalığı yayabildiğine inanmakta hala zorlanıyoruz. Bu bizim bildiğimiz alışık olduğumuz bir hız kavramı değil çünkü.

Sarılmak, tokalaşmak, bir yerlere gitmek, birlikte zaman geçirmek, ihtiyaçların için dışarı çıkıp alışveriş yapmak, işe gitmek, çocukları okula uğurlamak… Hayatımızın rutini içinde yer alan her şeye yabancılaşmak zorunda kaldık. Kova burcunun hayata bakışı da biraz böyledir. Bir camın ardından deney odasında neler olup bittiğini izleyen bir bilim adamı gibidir ya da fotoğraf makinesinin arkasından anları yakalayan bir fotoğrafçı gibi. Bulunduğu andaki olayın veya ilişkinin içine tam girmeden gözlemlemeyi sever. Bireysel anlamda sınırları çok kıymetlidir. Herkesle olmak ama herkes gibi olmak istemez çünkü. Farklı olmak ve farkında olmak ister. Bir kimseyi veya topluluğu tanıyıp tanımadığı önemli değildir, onlarla eşit fakat kendine has yetenek ve donanımıyla bilinir, saygı duyulur olmak ister. Bizde bugünlerde hayatın içine giremiyor, dışarda bir yerlerde tutuluyoruz. Bireysel alanımız ile diğerlerinin güvenli alan çizgileri birbirine geçmiş durumda yaşamaya alışmış gibiydik aslında. Özel yaşama saygı, bireysel haklar-özgürlükler, toplumsal normlar, ahlak-vicdan, düşünce özgürlüğü… Tüm bu kıymetli kavramların içinin boşaldığı, çorba olduğu bir düzende hep birlikte sarmaş dolaş yuvarlanırken bir anda durmak zorunda kaldık. Gerçi anlıyoruz ki medeniyet dediğimiz şeyin içi de boşalmış aslında. Bize büyük köklü bir devrim gerek, hazır mıyız? E öyleyse hoş geldin Satürn Kova!

Yunus Emre gibi insan sevgisi ile dolu çok sayıda bilgenin doğup büyüdüğü topraklardan gelen muhteşem bir mirasa sahibiz. Yaratılanı severim yaratandan ötürü, şiirini yeniden okumanızı çok isterim. Evrensellik, hoş görü ve sevgiyi anlatan o felsefeyi. Bizim gibi diğer milletlerin de sahip olduğu harika değerleri zenginlikleri erenleri var. Onları hatırlayıp değişen çağa ayak uydurmanın, umudu yeşertmenin, yeni bir düzen ve yaşam tarzı geliştirmeye çabalamaktan başka yolumuz yok. Evrenselliği sözlükte yer alan bir kavram olmaktan çıkarıp hayatımıza uygularsak zor başlayan değişim heyecanla sürebilir. Yoksa birbirimizi engelleyip, hareket ve düşünce alanlarımızı kısıtladığımız, teknolojiyi dünya ile paylaşmak yerine onun nimetlerini kişisel veya toplumsal çıkarlar içinde kullanmaya devam ettiğimiz zor zamanlara doğru ilerliyor olacağız. Birbirimize yabancılaşacağız.

Bireysel anlamda yenilenmek ve çağa uyum sağlamak için alışkanlıklarımızı yıkmamız gerekecek. Bazılarını değiştirmeye hazırdık ya diğerlerini? Bu zamanda kendi bildiğinizde ısrarcı davranıp, eski tas eski hamamda kalırsanız yandınız. Hızınızı artırmaya bakmalısınız. Geleceği düşünüp hayal kurduğunuz çok olmuştur, şimdi onları geliştirme zamanı başlıyor. Fakat burada altın oran olarak ifade edebileceğim ilkeler var. Bunları aklınızdan çıkarmayın.

Diğerlerinin özgürlüğüne, sınırlarına saygı duymak

Fikir ve paylaşımlara açık olmak

Yeni deneyimlere, uygulamalara açık olmak

Gerçeğe, olan bitene uyum sağlamak

Farkındalık kazanmak

Objektif kalabilmek, kişisel almamak

Bilimi ve insani değerleri önemsemek

Bu gezegen 2023 Mart ayına kadar bu burçta hareket ediyor olacak. İçinde bulunduğumuz durumu derinlemesine incelediğimizde; bireysel hak ve özgürlükler ile toplumsal özgürlüklerin, dünya vatandaşı olmak ile bir devletin vatandaşı olmanın, ulus devlet ile sosyal devlet olmanın farkını vurgulayan deneyimlerden geçeceğimizi öngörmek mümkün. Tüm bunlar olurken değişim gezegeni Uranüs’ün parayı ve sahip olmayı anlatan boğadaki yolculuğunun, finans ve para piyasalarında bolca çalkantıya neden olabileceğini söyleyebiliriz. Değerli ve kıymetli olan, para eden şeylerin değişmeye başladığına tanıklık edeceğiz. Hatta neyi ne ile ölçtüğümüz, değer verdiğimizde değişecek. Özellikle bu iki gezegenin birbiri ile çatıştığı tarihler çok dikkat çekici. Bunlar 2021 yılında 18 Ocak, 17 Şubat, 15 Haziran ve 24 Aralık günlerinde yaşanacak. Daha bir yıl var demeyin zaman ve hız kavramlarının değişiyor olduğunu, uzak ve yakın, öteki yerine farklı tanımlamalar getirmemizin bizim için önemli olacağını unutmayın. Bu süreçte dikkat çeken bir başka gökyüzü hareketi ise, Mayıs ayından itibaren 19 ay boyunca, tutulma burçlarının ikizler-yay aksına kayıyor olması. Bu geçişten yola çıkarak, bilginin öğrenmenin zihinsel olarak uyanık ve aktif olmanın bizlere yeni kapılar açacağını söyleyebilirim. Önümüzü tıkayan tutumlar ise, kibir ve tembellik, yalan-dolan, kişisel sınırları bilmemek, saygısızlık, yargılama, fanatizm, dogmatizm… Yani alışılmışın dışına çıkamamak ve her konuda fikir sahibi olduğuna inanıp öğrenmekten kaçmak.

Gökyüzünde nereye baksam gördüğüm şey aynı, değişim başladı ve bize çok Uzakta değil!

Danışman Astrolog
Aylin İleri

 

24 Mart 2020 Koç Burcunda Yeniay

1024 576 Aylin İleri - Astroloji Danışmanlığı

24 MART 2020 KOÇ BURCUNDA YENİAY

24 Mart salı günü öğle saatlerinde 12.28’de koç burcunda yeniay doğuyor. Bu gerçekleşmeden hemen önce, 20 mart günü, güneş koç burcuna geçerek ilk bahar ekinoksunu başlatacak ve baharın müjdesini verecek. Yılda iki kez gerçekleşen ekinokslar, ilkbahar ve sonbaharın habercisidir. Gece ile gündüzün eşitlendiği bir döngüyü içinde barındırdıkları içinde ayrıca önem taşırlar. Kısa süreliğine de olsa dengeyi ve eşitliği yer yüzüne taşırlar. 20 Marttan hemen sonra denge, aydınlık yönünde artmaya başlayacak. Gün ışığının artmaya başlamasıyla hayat enerjimiz ve gücümüz artacak. Hayatta kalmak, zorlukları aşmak ve yenilenmek için cesaret toplamaya başlayacağız. Tam da ihtiyacımız olan şey! Kaosu, ne yapacağını bilmemeyi anlatan balık burcundaki güneşin 20 Martta koç burcuna geçerek gücümüzü artırmasını umuyoruz.

Bazı özel gökyüzü görünümlerinde yorumlama yaparken gezegenler dışında asteroidlerden de faydalanırız. Yeniay derecesine çok yakın konumda olan Kiron (chiron-kayron), yeniay yorumuna farklı bir anlam katıyor. Satürn ile Uranüs arasında gezinen bir asteroid olan Kiron, ayrıca mitolojide yarı insan-hayvan olarak bilinen yaralı bir şifacı anlamına geliyor. Asıl önemlisiyse KironPsikolojik Astrolojiye göre “yara ve şifa” ile bağdaştırılıyor.  Hikayeye göre bu yara ancak onu iyileştirmeye çalışmaktan vazgeçmeyince kabuk bağlıyor.  İç sesinizi duymazdan gelip bir şeyler yapmak için çaba harcamayınca büyüyor.  Tam anlamıyla iyileşmeyen ama bize daha iyi olmak için ilham ve güç veren bir ‘yara’dan bahsediyoruz.  Kiron 2018 yılı nisan ayında, savaşçı olarak bilinen, Koç burcuna geçmişti. Bu yolculuk 2027 yılına kadar sürecek ve bu dönemde doğacak kuşağın yaşamı üzerinde etkileri olacak. Daha önce Kiron 1968-1976 yıllarında Koç burcunda idi ve şimdi bu yıllarda doğanlar içinse, yepyeni bir döngü başladı. Yaraları sarma, iyileştirme ve başkalarına ilham ve cesaret verme döngüsü! Kiron Koç burcunda doğanların asıl meselesinin ne olduğunu öğrenmek isterseniz yazımı bu linkten okuyabilirsiniz. Şimdi bugüne 2020 yılına gökyüzüne bakalım. 

Yeniayla birlikte sorunların üstesinden gelmek için aradığımız cesaret ve ilhamı bulabiliriz. Bir süredir her yerde herkesin gözünde gördüğümüz “çıkış yok” yazısı yerini, “bir çıkış yolu olmalı” ya bırakacağını düşünüyorum. Sürü psikolojisi ile hareket etmek, telaş ve kaygı içinde olmak yerine bu problemle nasıl başa çıkarız meselesinde daha bilinçli davranabiliriz. Kişisel anlamda alabileceğimiz çok sayıda tedbir var veya yok. Korkularımızla, en kötü senaryo ile yüzleşebiliriz. Gerçekçi olup durumla yüzleşecek bilinci yakalayabiliriz. Bu sayede yaramıza merhem olacak, alternatif bilgi ve önerilere ulaşabiliriz. İçinde bulunduğumuz durumu toparlayacak yeni adımlar yöntem ve keşifler yaratabiliriz. Ticaret, sağlık ve finans sektörü ile ilgili hiç denenmemiş yöntemler uygulamaya sokulabilir. Zira 22 Martta kova burcuna geçecek olan Satürn, yeni buluşları keşifleri hızlandıracağa benziyor. Corona virüsün yayılımı ve kontrolü, tedavisi için yeni gelişmeler gündeme gelebilir. Birlikte yaşamak, alıştığımız yaşam koşullarını sürdürmek ile ilgili farklı uygulamalarla karşılaşabiliriz. Hayatımızın kişisel ve toplumsal sağlığımız için sınırlandığı bugünlerde toplu halde bir yerde bulunmanın yarattığı risk temmuz ayı başına kadar devam edebilir. Belki de bugünlerde yapılacak en güzel şey, özellikle mart ayı sonuna kadar, tek başınalık yolculuğuna devam etmek. Yaşam çemberinizi daraltmak, daha güvenli küçük bir çemberde yaşamak. Uzakları yakına getirmek, teknolojiyi bunun için bir araç olarak görmek. Bireysel anlamda neye ihtiyacınız olduğuna bakmak, sizi motive eden uğraşları hayatınıza katmak ve bedeninizi güçlendirmek. Koç burcu astrolojide savaşçı arketipini temsil eder. Savaşçı mutlaka bir çıkış yolu bulur veya onu bulacağı inancı ile bir hayat geçirir. Umudumuzu kaybetmeyelim.

Işığınızı yansıtmanız dileğimle,

Aylin İleri
Danışman Astrolog

Zor Zamanlardan Geçiyoruz

1024 768 Aylin İleri - Astroloji Danışmanlığı

ZOR ZAMANLARDAN GEÇİYORUZ

2020 yılında bizi nelerin beklediğiyle ilgili yaptığım atölyelerde, yılın ilk 3 ayının özellikle Martın zorlu geçeceğini vurgulamıştım. Bireysel tahminler yaparken bu dönem için; canla başla çalışmak, kişisel sorumlulukları üstlenmek, yetişkin olmak, hırslı değil gayretli-gerçekçi olmak, tedbirli davranmak kelimelerini özenle kullandım. Dünyasal açıdan ise öngörülerim; finans ve ticarette daralma, sınırların daha net çizilmesi, mülteci sorunu ve göçler, kitleleri ilgilendiren trajik gelişmeler, savaşın-çatışmaların-anlaşmazlıkların büyümesi yönünde idi. Yorumlarımı paylaşırken yılın başında gerçekleşen oğlak ve yengeç burcu tutulmaları, 18-31 Mart günleri/ 1-7 Nisan arasında gerçekleşecek olan Mars, Jüpiter, Satürn ve Plüton gezegenlerinin birleşmesini, Satürn kova geçişini gözlemleyerek elde ettim.

Zor zamanlardan geçiyoruz, o nedenle Türkiye ve dünya gündemine ilişkin yaptığım tespitleri detaylandırmaya bu konu hakkında yazmaya karar verdim. Olasılıklar hakkında fikir sahibi olmanın bireysel seçimlerimizi yaparken faydalı olacağına inanıyorum çünkü.

Astrolog olarak bizler, gökyüzünde yer alan gezegenlerin burçlarına ve dünyadan bakıldıklarında nerede ve birbirleri ile nasıl ilişki kurduklarına göre yorumlarda bulunuyoruz. O yüzden eskilerin dediği gibi “yukarıda ne varsa aşağıda da o vardır” prensibi ile yorumlar üretiyoruz. Kaynağımız referans noktamız gökyüzü. Tam da şuanda Satürn, Mars, Plüton, Jüpiter oğlak burcunda bulunuyorlar. Öncelikle oğlağın ne anlama geldiğini açıklamakta fayda var, sonra gezegenlerin sinerjisi etkileşimi kısmına geçelim istiyorum. Bu burç doğası gereği gerçekçidir. Fakat içinde bulunduğumuz çağda bu sembolizmanın farklı işlediğini görüyoruz. Gerçeğin peşinde olmadığını, daha çok maddi dünyanın insanı güven içinde hissetmesine neden olan şeylerin (para, statü, saygınlık, güç) peşinde olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla bu mevkiyi korumak için sistemin içinde olmak şart hatta o sistemi işletenlerden biri olman gerekiyor. Bu yolda giderken eğer toplumun ve sistemin dayattığı kurallara uyarken bir yandan kendi değerlerine göre yeni normlar doğrular oluşturabilirsen ne ala, işte gerçek başarı budur.

Kendi doğruların ve kişisel hedeflerin için yolda yalnız yürümek ve toplumsal dayatmalara direnmek! Ancak o zaman kendi gerçeğine ulaşırsın. Medeniyetin gelişimine de katkı sağlarsın. Uzun süredir beri robot gibi yaşar olduk, ezbere yaşıyoruz, yuvarlanıp gidiyoruz. Ya hedeflerimiz çok yukarıda ya da hiç yok, hayatta kalsak yeter. Gelir gider dengesi tutsun, asgari ödemelerimizi yapalım, üç beş arkadaşımız olsun, hasta olmayalım, farkında olmayalım yeter. Peki yaşamın hakkını vermek, insan olmak gerçekten bu mudur? Engin Gençtan “insan olmak” kitabında her bireyin kişisel sorumluluğunu üstlenmesi ve hayatta bir anlama sahip olması gerektiğini vurgular. Mutluluğumuzdan bir sorumluyuz, hayata anlam katmak bizim elimizde, bu yolculuk bizzat bize ait. Oğlak demek, kendine bir hedef belirleyip o yolda adım adım ilerlemek, kendin bulmak-geliştirmek ve diğerleriyle bütünleşip toplumsal bir kimlik geliştirmek demektir. Bireysellikten toplumsallığa geçiştir aslında bu yolun özeti. Biz burada bir yerlerde tıkandık. Aşırı bireyselleştik-bencilleştik, üretmenin değil de tüketimin bizi mutlu edip medeniyete ulaşacağımız yanılgısına kapıldık. Yozlaştık, yalnızlaştık, mevki statü peşinde koştuk. Hedef sadece elindekileri korumak ve mümkünse fazlasını elde etmek olunca, insanoğlu otoriter rejimlere yöneldi. Dünyayı yönetenlere, iktidar ve güç sahiplerine, demokrasiye, sözde STK’lara, uluslararası örgütlere bakarsak bu gerçek apaçık önümüzde.

Sistemin çöktüğünden, yıkılmak üzere olduğundan bahsedip duruyoruz. Hatta dünya ekonomisinin durgunluğa doğru gittiğinden bu yüzden savaş ekonomisinin hep canlı tutulduğundan vs. İklim değişikliğine önlem alarak katkımız olur mu bilinmez ama bu yönde ortak bir karar bile alamıyoruz. Ticari kaygılar, para, güç önümüze engel olarak çıkıyor. Medeniyet diye tanımladığımız şey artık çok da şey değil! Aslında içinde bulunduğumuz zaman sürpriz de değil. Bunun olacağını hepimiz hissediyorduk, öyle değil mi?

19-22 Martta Mars Jüpiter ile yan yana olacak. Bu birleşim bugünlerde hakim olan virüsün yayılımını ve beraberinde savaş enerjisini artırabilir. Jüpiter dokunduğu gezegeni büyütür, etkisini artırır. Yanı başındaki Mars ve Plüton olunca; akla krizin büyümesi yıkımın artması geliyor. Hemen ardından Mars Plüton ile birleşecek, sonra Jüpiter Plüton ile yan yana gelecek, bu üçlü hep yan yana özetle, 31 Marta kadar büyüyen kriz enerjisinin etkisi altındayız. O çok övündüğümüz küreselleşme şu anda dünyanın başına bela oldu. Çünkü elimizdeki gücü medeniyeti geliştirmek için değil kişisel ve toplumsal çıkarlarımızı güçlendirmek için kullandık. Hastalıkları ve vücudun savunma sistemini anlatan Marsın bu gezegenlerle bir arada olması da çok pozitif gelişmeleri doğurmaz. Kayıpları, enfekte olan insan sayısını artırır maalesef. Bir yandan Mars gerginlik çatışma rekabet ve savaş demektir; süre gelen tedirginlik, sınırların kapatılması, ticaretin ve uluslararası dolaşım serbestinin bir süre daha engellenmesi, finansal kayıplar, rezervlerin erimesi şeklinde kendini gösterebilir.

Ticaretin, serbest dolaşımın durmasıyla hayatta bir anda duruverdi. Bir birinden çok uzakta olsak da aslında ne kadar yakın ve iç içe olduğumuzu gördük. Toplumu yönetenlerin aldığı kararlar; seçimleri ve vazgeçişleri bugünlerde birçok şeyin seyrini etkiliyor. Bizde kişisel anlamda tedbirli olmalıyız. İçinde bulunduğumuz koşulların kısıtların olanakların farkında olarak hareket etmeliyiz. Hatta bir süre durmalıyız. Türkiye’de hastalığın etkilerinin ne ölçüde görüleceğini kestirmek kolay değil fakat bu duruma ek olarak askeri bir hareketliliğin yeniden gündeme geleceğini öngörebiliriz. Oğlak burcundaki gezegen yığılması; sınırlarımızı tehdit ediyor. Belli konularda uzlaştık, ateşkese vardık demek bu atmosferi sürdürmek kolay olmayabilir. Sanki sürekli birilerinin masadaki ağırlığı değişiyor, çetin bir pazarlık süregeliyor. Aktörler el değiştiriyor. Bu tablo hemen değişeceğe benzemiyor. Özellikle ay düğümlerinin mayıs ayında ikizler-yay aksına geçişiyle birlikte 5 ila 21 Hazirandaki tutulmalar Türkiye’nin 12 evini harekete geçiriyor. Bu ev hastaneler hapishaneler perde arkası işler dolambaçlı ve elde olmayan konularla ilgilidir. Ülkemizi, toplumsal huzuru sağlığı gösteren Ay da bu evde 29 derece ikizlerde yer alıyor. Bizi hapseden kısıtlayan koşulların artacağını söyleyebiliriz. Bunun kaynağı finansal koşullar, ekonomik kısıtlar olacağı gibi gündemdeki salgın ve savaş tehditti olabilir.

Yakın zamana dönersek, 22 Martta kova burcuna geçen Satürn en azından temmuz ayı başına kadar; buluş, yenilik, icat, bilimsel çalışmalar, yeni teknolojiler, demokrasi, eğitim, kitlesel hareketler, eşitlik, insan hakları, hümanizm ve uzay konularına vurgu yapacak. O yüzden bu geçiş, var olan sorunlarımıza alternatif çözümler bulmamız yönünden destekleyici olabilir. Fakat 1-7 Nisan arasında Mars bir süreliğine ona eşlik ediyor olacak ve Uranüs de bu kombinasyona dâhil oluyor. Bu bir lastiğin her iki yönden çekilmesine benzer, sonuçta gerilim bir noktada artar ve kopar. 8 Nisandaki dolunaya kadar gündemin sürekli değiştiği ve yükseldiğine tanıklık edebiliriz. Bu dolunay Öncesinde 24 Martta da gergin bir yeniay doğuyor, liderlerle ilgili önemli gelişmeleri beraberinde getireceğe benziyor. En azından bizler kişisel sorumluluklarımızı üstlenip hayatımızı ufaltabiliriz, sınırlarımızı yeniden belirleyebiliriz. Öfkeyi korkuyu değil dünya bilincini geliştirebiliriz. Hepimiz biriz ve sürekli etkileşim içindeyiz aslında. Dünyadaki krizin faturasını hangi ülkede yaşıyor, hangi mesleği yürütüyor olursak olalım beraber ödeyeceğimiz apaçık ortada. İyi dileklerimle,

9 Mart 2020 Başak Burcunda Dolunay

1024 676 Aylin İleri - Astroloji Danışmanlığı

Yeni haftanın ilk gününe dolunay enerjisi ile başlıyoruz. Bu gece 20.47’de ona merhaba demek için gökyüzüne bakmayı unutmayın.

Dolunaylar, olayların veya fikirlerin büyüyüp geliştiği paylaşıldığı bir zamanlardır. Bir meseleyi katlayıp çekmece koyup, ‘sonra hallederim canım’ demenin zamanı değildir. Hele ki dolunay şimdi olduğu gibi başak burcunda gerçekleşiyorsa! Başak burcu, elemeyi ayrıştırmayı düzeni sembolize eder. Bugünün işini yarına bırakmaz. İşe yarar dişe dokunur işlerin ve ilişkilerin peşindedir. Akıl ve mantık yürütür, çok iyi bir gözlemcidir. O yüzden  zamanın ritmine uygun olarak bugünlerde her ne yapıyorsanız; o konuyu yapış veya düşünüş tarzınızı, rutinlerinizi irdeleme ihtiyacı duyabilirsiniz.

Dolunaylar sorgulamayı ikilemi ve çatışmayı beraberinde getirir. Ay ve güneşin karşı karşıya geldiğinde sorgu sual artar. Hafta boyunca hayatınızı ve ilişkilerinizi nasıl yönettiğinize bir bakın. Size veya başkalarına katkısı olmayan uğraş veya hedefleriniz varsa onlar dikkatinizi çekebilir. Evde işte özel yaşamda bahar temizliği yapmaya başlayabilirsiniz. Vicdan yaptığınız sizi zora sokan kararlarınız ile karşılaşabilirsiniz. Birilerine yardım etmek, bakım vermek, yanında olmak gibi insani vazifeler gündeme gelebilir. Size hizmet etmeyen düşünce-alışkanlıkları geride bırakmak için harika bir haftaya giriş yaptık. Sağlık diyet beslenme spor eğitim uzmanlık-ustalık gerektiren işler ve bu konulardaki detaylar iki hafta boyunca bolca gündemimizde yer alacak. O yüzden hayatın ve zihninizin karmaşasında kendinizi kaybetmemek için bir durup bakın. Sizi oyalayan neler var etrafınızda? Onları nasıl elersiniz? Belki de bir konuda istediğiniz verimi veya faydayı yaratamıyorsunuz? Belki sağlığınız sinyal veriyor, görmezden geliyorsunuz? Vücudunuzun ihtiyaçlarına kulak verin. Merkür’de (dolunayın ertesi günü) geri hareketini noktalıyor, normal seyrine dönüyor. O halde işleri yoluna koymak, aksaklıkları gidermek ve iletişimi hızlandırmak için beklememize gerek yok.

Aynı gün Güneş, hayallerin ve umudun gezegeni Neptün ile birleşiyor. Bir şeyleri elemenin, daha iyisine yer açmak için son kullanma tarihi gelenleri bırakmanın tam zamanı olduğu doğru fakat Neptün’ün işin içinde olduğu durumlarda net olmak çok da kolay değildir. Dolunayın doğası gereği beraberinde getirdiği ikilemin varlığını es geçmeyelim. Bulanıklığın değişkenliğin çok olduğu birkaç gün geçireceğiz. O yüzden su akıp yolunu hemen bulamayabilir. Biraz dolanır, çamura bulaşır belki de bir kayaya çarpar ve hızı yavaşlar, kim bilir? Yani son kullanma tarihi konusunda kafamız biraz karışabilir. Acele etmeyin. Güneş balıkta Ay başak burcundayken, sadece mantık yürüterek verimli sonuçlar elde edemeyiz. Bilinmeyenin gelip kapımızı çalmasına izin verirsek, daha önce gözümüzden kaçan veya göz ardı ettiğimiz konularda farkındalık yaşayabiliriz. Biz gönüllü olmasak da bir şekilde hayat bize esrarengiz bir şekilde net bir bakış açısı kazandırabilir. Dolunay haftasında olayların gidişatının ne yönde olacağını sezebiliriz ancak bunları ‘siyah ve beyaz’ şeklinde ifade edemeyebiliriz. O nedenle ben asla bunu yapmam, bu asla olamaz demeyin. Gündemin sürekli değiştiği, bilgi akışının 7-24 sürdüğü bir çağda yaşıyoruz. Bugünden yarını planlıyoruz. Kendimize ait bir rutinimiz ve planlanmış bir hayatımız var, fakat gerçekte yarın ne olacağını bilmiyoruz. Neptün’ün gökyüzünde etkili bir pozisyonda olduğunda, karşılaştığımız insanları ve önümüze çıkan olayları görmek istediğimiz gibi değerlendirmekten kaçınmak önem kazanır. Gerçek ne? Asıl soru bu ve biz ona ancak adım adım ulaşabiliriz. Biraz daha esnek, özverili iyimser fakat hayalperest davranmayarak !

Sevgiyle,