VENÜS’ÜN KOVA YOLCULUĞU, SEVMEK-SEVİLMEKLE İLGİLİ TESTLER
“İnsan ilişkileri kendinizi tatmin etmek için değil, kendimizi tanımak içindir. İnsanlar, özellikle gerçek arkadaşlar, kendimizi keşfetmeye başladığımız aynalardır”, H.F.Weekly.
Venüs 18 Ocakta kova burcuna girdi, 11 Şubat tarihine kadar bu burçta kalacak. Bu süre zarfında Güneşle çok yakın seyredecek. Bir gezegen güneşe yakın olduğunda biz ona ait kavramları çok isteriz arzularız, olsun isteriz. Venüs güneşle yan yanayken asıl mesele aşktır, ilişkilerdir. Özellikle kova burcundayken, ilişkilerin nerede başlayıp nerede biteceğidir. Yani “beni sıkmayan, değiştirmeye çalıştırmayan, olduğum gibi kalacağım özgür bir sevgi” arayışı. Ama aşk ve her türlü özel-iş ilişkileri içinde alışverişi, paylaşımı, kaynaşmayı içerir ve sürekli mesafeleri ayarlamaya çalışmak, ilişkilere mantıkla yaklaşmaya çalışmak bu akışkanlığı sıcaklığı tutkuyu sekteye uğratır. Yani bir şeyler kendiliğinden olamaz, akamaz. Aynı şekilde, iş ve ikili ilişkilerde, parasal konularda yatırımlarda olması gerekenler doğrular teoriler üzerinden gitmek hayatın ritmini, yaratıcılığı, kendiliğinden sinerjiden doğan fırsatların gelişimini bastırabilir.
Venüs 30 Ocakta güney ay düğümü ile kavuşacak ki bu ilişkiler açısından bir tamamlanma-karar evresinde olduğumuzu anlatıyor ve hemen ardından 31 Ocakta gerçekleşecek Ay Tutulması sevmek-sevilmek ile ilgili önemli testlerden geçeceğimizi gösteriyor. Bugünlerde taşlar kendiliğinden yerine oturabilir, sizse seçimlerinizi ne yönde yapacağınıza dair adımlarınızı düşünmelisiniz. Sonrasında 3-4 şubatta Jüpiterle sert, 7-8 şubatta Uranüsle destekleyici kontaklar kuracak; inandıklarımızı beklentilerimizi irdeleyip bize uygun olanı anlamamızda destek olacak ve 11 Şubat tarihinde bu burçtan ayrılacak. Venüs 25 günlük kısa ama ses getirecek kova burcu yolculuğu boyunca arka planda, kova burcunun yöneticisi, Satürn’ün (oğlak etkisini) gölgesini hep yanı başında hissedecek. Yani pek de özgür hareket edemeyecek, bir güven ve taahhüt beklentisinde olacak içten içe; ya gel, ol ve kal; ya git, ol ve gel diyecek.
İnsanları değiştiremeyiz ama önemsediğimiz kişilerle ilişkiyi sürdürmek istiyorsak, onunla veya onlarla olan en uygun ilişki kurma yolunun ne olduğunu bulabiliriz. Arkadaşınızın veya sevdiğinizin, aile üyelerinizden birinin, ortağınızın, komşunuzun, iş arkadaşınızın sevme ve iletişim kurma tarzı, zamanını geçirme biçimi, iş yapış şekli, spontan davranışları… sizin ihtiyacınıza uymuyorsa kendinizi ona uyumlamaya çalışabilirsiniz. Onu eleştirmeden didiklemeden yargılamadan olduğu haliyle kabul etmeyi öğrenebilir, ilişkinizi işbirliğinizi ve sevginizi korumaya çalışabilirsiniz. Birinin, sadece sizin hoşunuza gitmiyor ve ihtiyaçlarınızı karşılamıyor diye, kendisini değiştirmesini isteyemezsiniz ama sizin önceliklerinize saygı ve özen göstermesini isteyebilirsiniz. Birini seviyorsanız onu üzmek istemezsiniz; yapmamak istediklerine saygı duyar, hoşuna giden ve onu mutlu eden şeyleri daha çok yapmaya gayret edersiniz. Bir yönüyle aslında, her insan değişir. Bazıları yeterince öğrenir ve değişmek ister, bazıları da yeterince yaralanır ve değişmek zorunda kalır. Dolayısıyla, ilişkilerde denge ve uyum tek taraflı sağlanamaz ve kurulamaz. Karşı tarafın özgür iradesine ve kapasitesine saygı duyarak elbette, siz seçiminizi hoşgörü ve sağduyudan yana yapın.
Işığınızı gönlünüzce yansıtmanız dileğimle,