Aylık Öngörüler

BALIK BURCUNDA YENİAY

1024 683 Aylin İleri - Astroloji Danışmanlığı

Balık Burcunda Yeniay, 13 Mart 2021

Her yeniay döneminde gökyüzü ile eşzamanlı olarak gündemimiz değişir, hızlanır, tazelenir. Güneş ve Ay’ın bir burcun aynı derecesinde bir araya gelmesiyle 28 günde bir oluşan yeniaylar, astrolojide yeni başlangıçları ve niyetleri ifade eder. Değişen gökyüzü enerjisine uygun şekilde adımlarımızı, yeniayın doğduğu burç doğasında atmak bize olumlu anlamda bir farkındalık kazandırır. Hayatın ne yönde akmakta olduğuna dair bir farkındalık !

13 Mart Cumartesi günü 13.21’de balık burcunda doğacak yeniay, Venüs ve Neptün gezegenlerinin etkisinde doğuyor. Balık burcu başlı başına; aşkınlık taşkınlık sınırsızlık fedakarlık sezgisellik kabul teslimiyet ve ilham-yaratıcılık gibi kavramlarla ilişkilendirilir. Bu iki gezegenin verdiği destek ile birlikte bu temalarda “aşırılık” yaşanabilir. Olumlu anlamda; sevildiğinizi, yakın çevreniz ve hayat tarafından desteklendiğinizi hissedebilirsiniz. Bu size güç ve güven katar, hoşgörünüz neşeniz artar, sanki kalp ritminiz evrenle bir atar. Hayat ile uyum içinde hissedersiniz. Düşüncesi bile güzel değil mi? Evren sizin tarafınızda, şanslısınız, iyi hissediyorsunuz ve çok şükür diyorsunuz; hayat güzel! Belki de biraz streslisiniz, çözemediğiniz alternatif üretemediğiniz özel ve iş sorunları içerisindesiniz. Böyle bir gökyüzü altında insan, yardımın veya çözümün yanı başında olduğunu daha kolay hissedebilir. Çoğunlukla da öyledir, iyi de kötü de hep yanı başımızdadır zaten. Olasılıkları görebilmek fark edebilmek için biraz durmak, yavaşlamak, sakinlemek iyi bir seçenek olabilir. Sezgilerinize güvenmek ve hayatın akarken beraberinde ne getireceğine bakmak. Belki yanlış durakta yanlış otobüs bekliyorsunuz? Şimdi böyle bir öyküyü görebilme imkanı var. Sürekli olarak düşünen, tasarlayan, durmak bilmeden çalışan zihnimizi ve bedenimizi biraz yavaşlatmak ve kendiliğinden yanıtların gelmesini beklemek harika olur. Tüm bunlar güzel şeyler ve olması da mümkün.

Diğer taraftan olumsuz anlamda; bir şeylerin olması, çözülmesi, düzelmesi, yardımın gelmesi, iyileşmesi konusunda gerçeküstü beklentilere kapılabiliriz. Bir süreliğine sağlıklı bir eylemsizlik hali yerine boş vermişliğin kıyısında kafamız karışık şekilde kıyıya vuran dalgalar gibi gidip gelebiliriz. Kendimize koyduğumuz engeller veya yarattığımız hayali sınırlamaları görüp bırakmak yerine onları gözden kaçırabiliriz. Onlara daha çok tutunabiliriz. Başkalarından çok fazla şey bekleyebiliriz. Sorunların kendiliğinden çözülmesini umarak zaman kaybedebiliriz. Oysa “herkes kendi hayatının kahramanı” ve beraberinde kendi dünyasını yaratan yine kendisi. Yarattığımız dünyadaki yanılsamaları görmek, bu yeniayın en güzel hediyesi! En tatsızı ise yanılsamalar halkasına yenilerini eklemek.

Bu yeniayda geleceği tasarlamak, hayal kurmak, planlamak, imgelemek, yazmak, çizmek, resmetmek, prototip geliştirmek mümkün olabilir. Bir şeylerin kokusunu alabilir, neyin iyi gidip gitmeyeceğini sezebiliriz. Trend olabilecek, tutabilecek diğerleri üzerinde etki yaratabilecek ürün/fikirleri yakalayabiliriz. Bunun için şimdide ve gelecekte aynı anda olmanız şartıyla. Tıpkı bedenimiz gibi ayaklarımız yerde başımız ise yukarıda! 

Gökyüzüne hakim olan bu temaya ek olarak 11 Mayısa kadar doğacak her yeniay ve dolunay da belirgin bir “Venüs hakimiyetinden” bahsetmek isterim Yaklaşık 2 ay boyunca Venüs, önceliklerimizin ilk sırasında yer alacak. Yani Mart Nisan aylarında her yeniay ve dolunayda Venüs başrol oyuncusu olacak. Yeniaylar bizi harekete geçiren motivasyonları, dolunaylarsa seçimlerimizi tetikleyen motivasyonları anlatır. İşte buradaki ateşi yakan tema 2 ay boyunca Venüs! 

Venüs demek; aşk, sevgi, evlilik, işbirliği, ilişkiler, ortaklıklar demek. Aynı zamanda yaşamdaki ahenk uyum denge uzlaşı politika güzellik hoşluk sanat estetik para maddiyat seks zevk iştah doyum doğurganlık kadın ve üreme sağlığı vs. Venüs dişiliğin ve kadınlığın sembolüdür. Özel yaşamınızda sizi yola düşüren ve seçim yapmaya iten konular bu temalarla çakıştığında değerlerinize dikkat edin. Kişisel menfaatlerinizi korurken kazan-kazan temasının önemini göz ardı etmeyin. Dengeyi korumaya çalışın. Kadınların toplumdaki yerinin-rolünün, kadın hakları ve cinsiyetçi dile dayalı politika ve söylemlerin bu 2 ay boyunca artacağını bekleyebiliriz. Umalım ki olumlu anlamda bir farkındalık ve pozitif bir başlangıcı beraberinde getirsin. “me too hareketine” benzer şekilde dünyanın bir çok yerine yayılan bir duruşun öne çıkmasını da bekleyebiliriz. 

İyi dileklerimle,

BAŞAK BURCUNDA DOLUNAY

1024 683 Aylin İleri - Astroloji Danışmanlığı

27 Şubat Başak Burcunda Dolunay

27 Şubat Cumartesi günü 11.17’de başak burcunda doğacak dolunay ile birlikte bir eleme ve yenilenme sürecine giriş yapıyoruz. Dolunaylar değerlendirme dönemleridir, hele ki dolunay başak burcundaysa bu temalarda çifte kavrulmuşluk hali ortaya çıkar. Haliyle burnunuza biraz yanık kokusu gelebilir. 27 Şubatın hemen öncesinde ve sonrasında birkaç gün boyunca biraz keyifsiz hissedebiliriz ve bu durumun kaynağının ne olduğundan emin olmayabiliriz?  Bir huzursuzluk veya memnuniyetsizlik hissi içinde bir süre kalabiliriz. Rahatlamaya ve çatışmadan kaçınmaya çalışın. Kendinizi kötü hissetmeniz de mümkün elbette hatta gün içinde bunu defalarca hissettiğimiz oluyor. Dinlenin ve bol sıvı tüketin. Bu bir süreç ve geçecek. Kontrolünüz dışındaki olaylar, olması ihtimal dahilinde olan veya olmayan kaygı verici durumlar ve onların yarattığı duygular için endişelenmemeye çalışın. Şimdiye yani şu anda ne yapabileceğinize odaklanın. Varsaymak, beklemek, özlem içinde olmak ile “şimdi” arasında dengeyi kuran ve gündelik rutinine devam eden bu süreçte avantaj sağlar. Ek olarak şu soruları gündeminize almanız size fayda sağlayabilir çünkü dolunay, verimlilik sağlık hizmet özverinin burcunda doğuyor!

Profesyonel açıdan yaptığınız iş ve yeterliliğiniz ne durumda? Kendinizi geliştirmek istediğiniz alanlar neler? Sağlık açısından nasılsınız? Bedeninizin acil ihtiyaçları var mı? Olduğunuz yer ve hal size yetiyor mu? Eksikler var mı? Özel hayatınız ve ilişkileriniz nasıl gidiyor? Almadan vermeye çok yatkın olan Başak burcu enerjisinin hakim olduğu bugünlerde siz nerede duruyorsunuz? Bu durumdan hoşnut musunuz? Yaşamınızda sizi yoran-yıpratan iş, kişi, olay ve düşünceler var mı? Bu yüklerden nasıl uzaklaşırsınız?

Başak burcunun ve dolayısıyla dolunayın söz sahibi olan Merkür bu döngüde; Satürn ve Jüpiter’in arasında geziniyor olacak. Hayatın gerçekleri ve içinde bulunduğumuz koşulları yadsımadan, hayatın farklı alanlarında daha somut sonuçlar elde etmek arzusunda olacağız. Ta ki 4 Mart gününe kadar! Aynı gün Mars da ikizler burcuna geçiş yapacak. Böylece; ileriye bakmak, açılmak, yayılmak, daha çok hareket halinde olmak, cesaret göstermek, kendini ifade etmek, iyimserliğin artışı ve engellerin kalkması gibi gündem maddelerini önümüze taşıyacak. Nitekim Sağlık Bakanlığı Mart başında yeni uygulamalara kontrollü şekilde geçeceğimizi açıkladı. Özellikle sağlıkta, kamuya ait konularda, hizmet ve eğitim sektöründe yeni normaller uygulanmaya başlanabilir; aşı uygulamaları ve araştırma sonuçlarına ilişkin yerel ve uluslararası düzeyde yeni açıklamalar dolunay ile birlikte gelebilir. Bu alanlarda aşırı iyimserlik dikkatsizlik kayıtsızlık göstermek; hatalı sonuçlar doğurabilir, tedbirli ve ölçülü olmaya devam etmeliyiz. 20 Martta yani her yıl Güneş’in Koç burcuna geçişinde çıkardığımız gökyüzü haritası; Haziran’a kadar tedbirli olmaya devam etmemizi işaret ediyor. O yüzden biz şimdi gereksiz yüklerden kurtulmaya ve hayatımıza doğacak yeni bahar öncesinde yenilenmeye bakmalıyız. Evde işyerinde sosyal çevrenizde ve iç dünyanızda olanları, dilerseniz ince dilerseniz kalın, bir süzgeçten süzün ve geçirin. Kalanlar ile yola devam edeceğiz. Geleceğimizi tasarlayacağımız bir balık yeniayı bizi bekliyor. Yola kim ne ve nasıl devam edeceğiniz üzerine bu haftayı değerlendirmenizde fayda olduğunu düşünüyorum.

Özellikle burcunuz ve yükseleniniz başak ise veya bu burçta birkaç gezegeniniz varsa haritanızın eksenlerinde başak burcu yer alıyorsa bu süreç diğerlerine göre sizin açınızdan daha dikkat çekici, tempolu geçebilir. Önemli kararlar alma ihtiyacı duyabilirsiniz. Değişen ve yenilenen birden fazla tema hayatınıza girebilir.

İyi dileklerimle,

KOVA BURCUNDA YENİAY

1024 645 Aylin İleri - Astroloji Danışmanlığı

Kova Burcunda Yeniay

Bu akşam 11 Şubat perşembe saat 21.05’de Kova burcunda yeni bir ay doğuyor. Tıpkı her 28 günde bir olduğu gibi lakin sıradan olan düzenin, hayatın içinde farklı yanı ile sivrilen bizi yeni olasılıklara taşıyan kova burcu enerjisi, doğası gereği yine bizi şaşırtıyor olacak! Yeniayı doğuran güneş-ay ile birlikte 4 gezegen Satürn Venüs Merkür(geri gidiyor) Jüpiter Ay kova burcunda yer alıyor. Üstüne üstlük 2021 yılına damgasına vurmakta olan değişim temasının mimarı Satürn ve Uranüs hemen yeniay sonrası 17 Şubat’ta ilk karelerini gerçekleştirecekler. Aynı zamanda bu ikili kova burcunu yönetiyorlar.

Bu burç, ben de hep öteyi ileriyi uzakları düşündürür, şimdi şu anı değil? Hani der ya şair “uzağa değil öteye gitti yalnızlığı ondandır” diye, kova olmak beraberinde diğerlerinden ayrı düşmeyi gerektirir. Ezberci olmak, tekrara düşmek, aşırı tuhaf davranmak, onaylanmak ve yerini korumak için sessiz kalmak kova burcu enerjisini yanlış kullanmak demektir.

Yeni ve farklı olan, kalıba sığmayan henüz doğmamış olan şeyler kova burcunu anlatır. O bir iadelisttir, vizyonerdir, gözlemcidir, kamera arkasındaki kameraman gibidir. İnanç değil de daha çok fikir sahibi olmakla diğerlerinin ne düşündüğünü öğrenmekle ilgilidir. Bir kişi sevmekte anlamakta zorlanırken bir toplulukla çok daha kolay bağ kurabilir. Bu ay gündemimizde “Yeni fikirler ve ilhamlar” olabilir. Cesaret ve yenilik gerektiren konular hız kazanabilir. İşte evde yeni rutinler sorumluluklar çıkabilir. Neden olmasınlar, meydan okumalara veya dayatmalara karşılık vermeler, aynı fikirde olmadığını yüksek sesle dile getirmeler, dağılan gruplar-arkadaşlıklar, fikir çatışmaları doğabilir. Bazılarımız yeniyi hayatına sokmak için yoğun bir mücadele verirken diğerleri eskiyi korumak için var gücüyle savaşıyor olabilir.

Ulusal çıkarlar, küreselleşme, para, din, cinsiyetçilik, doğa, çevre veya insan geleceği? Kendimizi ve yaşamlarımızı nasıl anladığımız psikolojimiz sürekli değişiyor! Ebeveynlerimiz için önemli olanlar ile bizim ve çocuklarımız için olanlar farklılaşıyor. Anlayışımız değişiyor? Önceliklerimiz bir ırmak gibi değişim içinde akıp gidiyor. Yaşarken bunu anlamlandırmak hepimiz için çok zor. 2021 yılında Satürn / Uranüs karesi, değerlerin ve yapıların kaçınılmaz dönüşümünü tetikleyecektir. Konfor alanından çıkmakla keyif vermeyen düzeni devam ettirmek arasında sıkışabiliriz. İki seçenekte bize uymayabilir. Ama sadece önümüzde 2 seçenek olabilir. Yaratıcılığınızı kullanıp 3.seçeneği ortaya çıkarabilirsiniz, desem inanır mıydınız?

Yeni sosyal medya uygulaması olan ClubHouse’da bu akşam 21.00’de sevgili meslektaşım ve arkadaşım Seryal Dinçer ile kova yeniayını, ilişkileri ve hayatı konuşacağız. Bekleriz.

Keyifli başlangıçlar diliyorum.

OĞLAK BURCUNDA YENİAY VE ETKİLERİ

1024 651 Aylin İleri - Astroloji Danışmanlığı

Oğlak Burcunda Yeniay ve Etkileri

Yılın ilk yeniayı 13 Ocak çarşamba sabahı saat 7.00’de oğlak burcunda doğuyor. Bu burç devletin toplumun iş dünyası ve kanunların, zaman ve mekan ile sınırlı olduğumuz maddi dünyanın ve hedeflerin temsilcisidir. Gerçekçi, sorumluluk, sahibi, gayretlidir. Oğlak geçmişini, sevdiklerini ve hedeflerini yanında değil sırtında taşır. Gözü ileriye ve hep yukarıya dönüktür. Arada yükünün ağırlığı veya hedeflerinin yüksekliği gereği durma noktasına geldiğinde doğru analizi yapıp yola devam ederse başarılı olur. Kaldıramayacağı yüklerin bir kısmını bırakmak yerine yenilerini alarak devam etmeyi seçerse ilerleyemez. Ya bir süre sonra yüklerin altında ezilip duygusal çöküntü yaşar ya da kaskatı kesilip kendinden ve her şeyden uzaklaşıp rutin mutsuz bir hayat yaşar. Mücadeleci gayretli toplumsal açıdan saygı gösterilen kıymet verilen insanların doğum haritalarında bu burcun baskın olduğunu görürüz.

13 Ocak günü oğlak burcunda doğan yeniaya Plüton da eşlik ediyor olacak, dolayısıyla istediğimizi gidip alma, elde etme konusunda oldukça tutkulu davranacağımız bir yeniay başlıyor. Hayatın içinde bizi çarpan, yakalayan önemli olaylar içine çekilebiliriz. Güçlü olmayı, güç elde etmeyi ve onu korumayı, iktidarı, tutkuyu ve devinimi-dönüşümü anlatan Plüton ile birlikte doğan yeniay ve beraberinde gökyüzünde gelişen çarpıcı gezegen hareketleri ay sonuna kadar bizi sarıp sarmalayacak. Her hangi bir konuda geri çekilmek, sansüre veya yasaklara uymak, düzenin-sistemin-kurallarına uymak yerine daha aktif bir şekilde hayatın içinde olmak isteyebiliriz. Sesimizi duyurmak, anlaşılmak, duyulmak için hep birlikte anlatmak, bir etki yaratabilmek (Merkür’ün 16 Mart’a kadar kova burcunda kalacağını düşünürsek) çok çok önemli olacak. Kuralları yeniden belirlemek, kişisel öykümüz ve diğerlerinin özgürlüklerini korumak adına daha çok söz sahibi olmak, sorumluluk üstlenmek isteyebiliriz. Kendimizi engellemek, durdurmak, bahaneler üretip yüzleşmelerden kaçınmak yerine hayatımız için önemli sayılacak bir adım atabiliriz. Hayat koşulları ve içinde bulunduğumuz olağandışı hal üzerimizde yoğun bir baskı ve ağırlık yaratırken, fiziksel anlamda özgürlüğümüzü kısıtlarken aslında kişisel olarak gücümüzü kararlılığımızı ortaya koyabileceğimiz fırsatlar da sunmuş olabilir. Bazılarımız için yıldızının parladığı, dikkatleri üzerine çektiği, güçlendiği önemli bir süreç başlayabilir. Bazılarımız ise bozulmalar, kopuşlar, güç kaybı içine çekilebilir. Bizi tedirgin edecek olan bu ifadenin kişisel hayatımızda gerçek olabilmesi için çok sayıda faktörün var olması şart elbette. Özellikle hayatınızda belli bir konuda kronik şekilde sorunlar, gerilimler ya da yoksunluklar yaşıyorsanız bu konu düzgün şekilde çözülebilmesi için gün yüzüne çıkabilir. Artık gizlenecek, sansürleyecek, göz ardı edecek hali kalmaz, kendiliğinden ayan beyan ortaya çıkabilir.

Dünyasal düzeyde; toplumsal ve uluslar arası kurallar, kanunlar, iş yaşamı ve devletin işleyiş yapısı içinde önemli tıkanmaların olduğunu hatta bazı şeylerin durma noktasına geldiği gözler önüne serilebilir. Bu bir skandal veya bir zor kullanma şeklinde dünyanın farklı yerlerinde, farklı ama özünde aynı şeyi anlatan hikayeler ile karşımıza çıkabilir. Tüm bunlar olurken hayatımıza yeni bir yön veren adeta küllerinden yeniden doğan bir liderin/akımın/birliğin/topluluğun/ülkenin öne çıkacağını bekleyebiliriz. Dilerim ki gücü elinde tutanlar, enerjilerini iyi yönde kullanırlar. Bu değişim ve yenilenme enerjisi, içinde bulunduğumuz koşulları iyileştirme onarma yönünde kullanılmaz ise “çok önemli bir şey olacaktı ama olmadı, her şey aynı/giderek kötüleşiyor” hayal kırıklığı ile dolu gergin bir 2 ay bizleri bekliyor. Hemen sonrasında yıl bitmeden kasım ayında başlayacak olan boğa-akrep tutulmalar serisi ile tetiklenecek olan bu süreç, tıpkı kar topu gibi büyüyen zorlu ekonomik-politik-kültürel bir inişe dönüşebilir.

Nitekim yeniay ile birlikte 13 Ocakta Mars-Satürn, 18 Ocak Jüpiter-Uranüs, 20 Ocak Mars-Uranüs, 23 Ocak Mars-Jüpiter gibi çok sayıda astrolojik açı birbiri ardına gerçekleşiyor olacak. Zamanın kalitesini yükseltirken bir yandan muazzam bir dinamizm ve stres katan bu etkileşimler; normal koşullarda olmayacak olan gelişmelerin, alınması zor olan kararların hızlanmasına neden olurlar. Hayatımızda belli bir rutinde giden fakat içten içe yenilik beklentisinde olduğumuz, aksiyon alamadığımız konuların çözülmesine gelişmesine vesile olurlar.

Burcumuz veya yükselenimiz ne olursa olsun gökyüzündeki bu güçlü gelişmeler doğum haritamızda önemli bir veya birden fazla noktayı etkilediğinde eşzamanlı olarak kendimizi hayatın sahnesi içinde baş rol oyuncusu olarak buluruz. Özellikle doğum gününüz 13 Ocak tarihine yakın birkaç günlük zaman aralığında ise! Doğum haritanızın köşe noktaları; yükselen alçalan dip ve tepe noktaları adı geçen gezegen etkileşimleri ile temas ediyorsa aynı vurguyu yaratabilir. Öncü burçların koç yengeç terazi oğlak son haftası ve sabit burçların kova boğa aslan akrebin ilk haftasında doğduysanız kış dönemi sizin için oldukça dinamik seyredebilir. Güzelliklere vesile olması dileklerimle,

ARALIK AYINDA GÖKYÜZÜ RENGARENK

1024 683 Aylin İleri - Astroloji Danışmanlığı

ARALIK AYINDA GÖKYÜZÜ RENGAREK

2020 yılı geride çok sayıda iz bırakarak nihayet bitiyor. Her mevsiminde ayrı bir hikaye ve yepyeni gökyüzü fenomenlerini tecrübe ettiğimiz yılı uğurlarken Aralık ayında gökyüzü rengarenk olacak. Astrolojide dışsal gezegen olarak adlandırdığımız Satürn, Jüpiter, Plüton bir araya gelerek yeni döngülerini bu yıl başlattılar. 2 yılda bir gerçekleşen Mars ve Venüs retrolarını ise bahar aylarında yaşadık. Son olarak da bu ay astrolojik açıdan 2 önemli gündem maddesi ile yılı tamamlayacağız.

14 Aralık pazartesi akşamı tam güneş tutulması Türkiye saatiyle 19.16 ‘da gerçekleşiyor. Tutulma sırasında Ay, Güneş’in önüne gelerek ışığını tamamen kapatacak fakat bu kez onu izlemek Güney Amerikalılara kısmet olacak. 18 ayda bir gerçekleşen tam tutulma Türkiye’den gözlemlenmeyecek. Aynı günlerdeyse gökyüzünde13-14 Aralıkta geminid göktaşı yağmurunu izleyebileceğiz. Geceleyin ayın ışığının olmaması (yeniayda ışık görülmez) meteor yağmurunun atmosfere girdikçe yarattığı renkli ışıkları izlemek için 2 günlüğüne bize fırsat tanıyor. Dilerim ki hava açık olur.

Hemen ardından 21 Aralıkta iki gezegen Jüpiter ve Satürn kavuşacak. 20 yılda bir araya gelen bu İki gezegen gökyüzünde yan yana hatta birmiş gibi görünecek. 19 Aralıktan itibaren Güneş battıktan sonra gözünüz güneybatı ufkunda olsun, bu sayede onları gözlemleyebilirsiniz. 21 Aralık aynı zamanda uzun gecenin de yaşanacağı gün olacak. Karanlığın ışığının maksimuma ulaştığı bu geceyle birlikte artık aydınlığın gücü artmaya başlayacak. Böylece bir yandan en uzun geceyi yaşarken bir yandan umudun, yaşamın enerjisinin yükseldiği güne merhaba demiş olacağız.

Keyifli gökyüzü seyirleri diliyorum.

15 KASIM AKREP YENİAYI

1024 683 Aylin İleri - Astroloji Danışmanlığı

Yeni bir Ay doğumu döngüsüne bu sabah başlıyoruz. Bu kez ev sahibemiz krizleri fırsata çevirme becerisiyle bilinen Akrep burcu!

Güneşin geç doğup daha da erken batmaya başladığı bugünlerde, doğadaki bitki örtüsü kış hazırlıklarını tamamladı. Yapraklar ve çiçekler birer birer döküldü, bazı dallar kurudu, özetle çürüme mevsimi başladı. Artık hiç biri güzel görünmeye, bizi büyüleyen kokularını yaymaya çaba harcamıyor. Sadece hayatta kalmaya odaklanıyorlar. Doğa ölüm-yaşam döngüsünü sürdürmek için köklerine toprağın altına dönerken bizlerde bu içe dönüş mevsimine uyum sağlamaya bakmalıyız.

İçe dönmek daha çok kendinle meşgul olmayı ve cesur davranabilmeyi gerektirir çünkü içeride bizi ilk başta karanlıklar karşılar. Öte tarafa attığımız çözülmemiş meseleler, gün yüzüne çıkmamış gömülü duygular. Bunlarla yüzleşip geride bıraktıkça içerideki ışık artar ve kendimizi görmeye başlarız, hem de olduğumuz gibi. Fakat yüzleşme tamamlanmadan dikkatimizi dışarıya vermeye devam edersek içimizdeki az ışıkla ve bol gölgeyle yol alma mücadelesi bizi çok zorlar. Hafifleyemeyiz. Görüşümüz bulanıklaşır. İnsan karanlıklar içindeyken ışığa bakmakta zorlanır.

O yüzden akrep mevsiminde hep şunu düşünürüm; bizi büyüleyen o güzelim boylu poslu ağaçları, meyve veren güçlü dalları, mis kokulu seyrine doyulmayan çiçekleri … şimdi hepsi bir kuru dal sadece. “Kimsin sen ?” sorusunun yanıtı bu mudur acaba? Tüm gücünle çıplak kalabilmeye cesaret edebilmek! Kuyruğu her daim dik tutmaktan vazgeçmek. “Oh be, benim de çiğ kalmış olgunlaşmamış yanlarım var işte” diyebilmek. Doğayı gökyüzünü ve insanı bir bütünlük içinde değerlendiren astrolojinin felsefesine göre şimdi bizler de bu döngünün getireceği yüzleşmelere, çürümeye, kuru bir dal gibi kalmaya hazır olmalıyız. Çünkü zamanı geldiğinde yeniden çiçek açacağız. Zamanı geldiğinde bıraktıklarımız, yitip gidenler, bir türlü olduramadıklarımızın yerine yenisi gelecek. Eğer bu bitiş-oluş evresine izin verirsek fırsatlar yakalayacağız.

Yeniay ile birlikte gökyüzünde aktif olan gezegen etkileşimleri bizlere; ilişkilerde dengeyi ve bağışlamayı öğrenmek, üzüntü veya yas içinde olmayı anlamak-deneyimlemek, acı çekerek eskiyi bırakmak, boyun eğmeyi ve teslimiyeti öğrenmek gibi hikayelere açık olabileceğimizi anlatıyor. Bunlar yaşamınıza etki edecek büyük meseleler olabileceği gibi günlük akışta yaşanan ama bizim çok anlam yüklediğimiz olaylar da olabilir. O yüzden bu süreçte baki olanla olmayanı ayırt etmek işin püf noktasıdır diyebiliriz. Aklınızda olsun akrep, astroloji sembolizmasında; ölüm-yaşam döngüsünü, alma-vermeyi, iç içe geçmiş grift ilişkileri ve haliyle cinselliği, güç savaşlarını, manipülasyonu, güven problemlerini, gizemleri, sırları anlatır. Çünkü insan hep çiçek açmak ister, yaprak dökmekten kaçar korkar. Bu güçlülüğü ölümsüzlüğü korumak için manipüle eder, başkasının sınırlarını ihlal ederek sınırlarını aşar, kendince savaşır kaybetmemek için hem de zamanın enerjisine karşı! Bugünlerde önünüzde duran problemleri veya meseleleri, siyah beyaz olarak görmeden nasıl çözerize odaklanmak iyi bir fikir olabilir. Olaylar veya insanlar tek başına çok iyi veya çok kötü değildir, hem kötü hem iyidir.

Bu sene son kez yaşayacağımız 30 Kasım-14 Aralık tarihlerinde gerçekleşecek tutulmalar öncesinde biraz derinleşmek hafiflemek kabullenmek bizlere kesinlikle iyi gelecek. Yeni hikayelerin başlangıcı çoğunlukla bir kapanışın sonrasında başlar. İkizler-Yay burcu temalı tutulmalar bizlere “inanmak yerine bilmeyi öğrenmeyi seç diyor”, şimdiden sizlere bir ipucu yollamış olayım.

İyi dileklerimle,

20 TEMMUZ YENGEÇ BURCUNDA YENİAY

600 900 Aylin İleri - Astroloji Danışmanlığı

20 Temmuz pazartesi akşamı 20.32’de yengeç burcunda yeniay doğuyor. Bir ay içinde ikinci kez yengeçte doğan bu yeniayın tam karşısında ise Satürn duruyor. O yüzden hem bu gezegenin hem de yengeç burcunun ifade ettikleri önümüzdeki günlerde önem kazanıyor. Yeniayın ilk açı yaptığı gezegen olan Satürn’ün etkisiyle; önemsenmek/fark edilmek arzusu ile güvenli korunaklı bir alan içinde kalma çelişkisine düşebiliriz. Bir yanımız aklımızdakileri yapabilmek için elini taşın altına sokmaya cesaret ederken bir yanımız bu bedeli ödemeye hazır olmayabilir. İki durumda gayet doğal.

Yaz aylarında sadece güneş ve ay değil, sırasıyla Merkür, Mars ve Venüs oğlak burcunda yerleşmiş olan başta Satürn olmak üzere Jüpiter ve Plüton’dan zorlayıcı açı alacaklar. Temmuz sonunda, önce düşüncelerimiz ve iletişim araçlarımız da belli kısıtlamalarla karşılaşacağız. Sonra ağustos ayının son haftasında sanat, ilişkiler ve parasal konularda zorluklarla. Hatta Mars ekim ayı sonuna kadar bu çetin mücadele içinde dönüp duracak. Savaşın mücadelenin cesaretin gezegeni Mars 3 ağustosta başlayan uzun bir yolculuğa çıkacak. Hikayenin sonu engellerin kaldırılmasıyla çok istediğimiz şey için güçlü bir adım atma başarısıyla bitebilir ya da bitmeyebilir. Bunu hep beraber 2020 aralık ayı sonlarında göreceğiz.

Geçtiğimiz günlerde sevgili Nil Karaibrahimgil ve Judith Malika Liberman’ın sosyal bir platformda konuşmasını izledim. Gökyüzünde olan biteni nasıl anlatabilirim diye düşündüğüm, kelimeler aradığım bir anda aklıma orada anlatılan “dağ” hikâyesi geldi. (İlginizi çekerse izlemenizi öneririm) hikâyedeki aile önlerinde duran koskocaman dağdan şikâyetçilermiş. Onu oradan göndermek için dağı “korkutmaya” karar vermişler. Bağırıp çağırıp öfkelenmişler. Dağ oralı olmamış. Sonra en iyi çözümün sevgi vermek olabileceği akıllarına gelmiş. Dağa sevgilerini farklı şekillerde sunmuşlar fakat dağ yine oralı olmamış. Sonra dans etmenin daha iyi bir çözüm yolu olabileceğini düşünmüşler. Gözlerini kapatıp bir ileri üç geri dans etmeye başlamışlar. Bir süre sonra hazır olduklarında gözlerini açıp dağa bakmışlar ve artık oldukları yerin o kadar da rahatsız edici olmadığını fark etmişler.

Satürn; başarma arzusu, sorumluluklar, hedefler, zaman algısı, kanunlar- devlet-otorite, sabretmek, yasaklar, engeller, bizim ötekinin veya hayatın önümüze ördüğü duvarlar ile ilgilidir. Bunların bir kısmını biz yaratırız bir kısmı da zaten hep vardır, oradadır. Durduğumuz yere aldığımız pozisyona göre uzaklığı yakınlığı değişir.

Bu yeniayda yapılacak en iyi şey, yengeç doğasına uygun olarak kendimize önceliklerimize duygularımıza güvenlik temasına önem vermek olabilir. Yapmanız gerekenlere, ihtiyaçlarınıza odaklanın. Yüksek standartlarınız ayağınıza dolanabilir ve sizi hareketsiz kılabilir, dikkatli olun. İstesek de istemesek de yaşam önümüze bazı engeller/koşullar çıkaracak gibi görünüyor. Bir şeyleri ötelemek, planlarımızı ertelemek, duygularımızı kontrol etmek mecburiyetimiz doğabilir. Öyleyse siz de gözlerinizi kapatın. Seçimlerinizin önceliklerinizin ve sorumlulukların farkında olarak dans etmeye başlayın. Adımlarınızı siz belirleyin, bir ileri iki geri… Bakalım güven ve huzur içinde yaşamak istediğiniz alan neresi? Onu korumak ve geliştirmek için yakalamanız gereken ritm nedir?

Sevgilerimle,

24 Mart 2020 Koç Burcunda Yeniay

1024 576 Aylin İleri - Astroloji Danışmanlığı

24 MART 2020 KOÇ BURCUNDA YENİAY

24 Mart salı günü öğle saatlerinde 12.28’de koç burcunda yeniay doğuyor. Bu gerçekleşmeden hemen önce, 20 mart günü, güneş koç burcuna geçerek ilk bahar ekinoksunu başlatacak ve baharın müjdesini verecek. Yılda iki kez gerçekleşen ekinokslar, ilkbahar ve sonbaharın habercisidir. Gece ile gündüzün eşitlendiği bir döngüyü içinde barındırdıkları içinde ayrıca önem taşırlar. Kısa süreliğine de olsa dengeyi ve eşitliği yer yüzüne taşırlar. 20 Marttan hemen sonra denge, aydınlık yönünde artmaya başlayacak. Gün ışığının artmaya başlamasıyla hayat enerjimiz ve gücümüz artacak. Hayatta kalmak, zorlukları aşmak ve yenilenmek için cesaret toplamaya başlayacağız. Tam da ihtiyacımız olan şey! Kaosu, ne yapacağını bilmemeyi anlatan balık burcundaki güneşin 20 Martta koç burcuna geçerek gücümüzü artırmasını umuyoruz.

Bazı özel gökyüzü görünümlerinde yorumlama yaparken gezegenler dışında asteroidlerden de faydalanırız. Yeniay derecesine çok yakın konumda olan Kiron (chiron-kayron), yeniay yorumuna farklı bir anlam katıyor. Satürn ile Uranüs arasında gezinen bir asteroid olan Kiron, ayrıca mitolojide yarı insan-hayvan olarak bilinen yaralı bir şifacı anlamına geliyor. Asıl önemlisiyse KironPsikolojik Astrolojiye göre “yara ve şifa” ile bağdaştırılıyor.  Hikayeye göre bu yara ancak onu iyileştirmeye çalışmaktan vazgeçmeyince kabuk bağlıyor.  İç sesinizi duymazdan gelip bir şeyler yapmak için çaba harcamayınca büyüyor.  Tam anlamıyla iyileşmeyen ama bize daha iyi olmak için ilham ve güç veren bir ‘yara’dan bahsediyoruz.  Kiron 2018 yılı nisan ayında, savaşçı olarak bilinen, Koç burcuna geçmişti. Bu yolculuk 2027 yılına kadar sürecek ve bu dönemde doğacak kuşağın yaşamı üzerinde etkileri olacak. Daha önce Kiron 1968-1976 yıllarında Koç burcunda idi ve şimdi bu yıllarda doğanlar içinse, yepyeni bir döngü başladı. Yaraları sarma, iyileştirme ve başkalarına ilham ve cesaret verme döngüsü! Kiron Koç burcunda doğanların asıl meselesinin ne olduğunu öğrenmek isterseniz yazımı bu linkten okuyabilirsiniz. Şimdi bugüne 2020 yılına gökyüzüne bakalım. 

Yeniayla birlikte sorunların üstesinden gelmek için aradığımız cesaret ve ilhamı bulabiliriz. Bir süredir her yerde herkesin gözünde gördüğümüz “çıkış yok” yazısı yerini, “bir çıkış yolu olmalı” ya bırakacağını düşünüyorum. Sürü psikolojisi ile hareket etmek, telaş ve kaygı içinde olmak yerine bu problemle nasıl başa çıkarız meselesinde daha bilinçli davranabiliriz. Kişisel anlamda alabileceğimiz çok sayıda tedbir var veya yok. Korkularımızla, en kötü senaryo ile yüzleşebiliriz. Gerçekçi olup durumla yüzleşecek bilinci yakalayabiliriz. Bu sayede yaramıza merhem olacak, alternatif bilgi ve önerilere ulaşabiliriz. İçinde bulunduğumuz durumu toparlayacak yeni adımlar yöntem ve keşifler yaratabiliriz. Ticaret, sağlık ve finans sektörü ile ilgili hiç denenmemiş yöntemler uygulamaya sokulabilir. Zira 22 Martta kova burcuna geçecek olan Satürn, yeni buluşları keşifleri hızlandıracağa benziyor. Corona virüsün yayılımı ve kontrolü, tedavisi için yeni gelişmeler gündeme gelebilir. Birlikte yaşamak, alıştığımız yaşam koşullarını sürdürmek ile ilgili farklı uygulamalarla karşılaşabiliriz. Hayatımızın kişisel ve toplumsal sağlığımız için sınırlandığı bugünlerde toplu halde bir yerde bulunmanın yarattığı risk temmuz ayı başına kadar devam edebilir. Belki de bugünlerde yapılacak en güzel şey, özellikle mart ayı sonuna kadar, tek başınalık yolculuğuna devam etmek. Yaşam çemberinizi daraltmak, daha güvenli küçük bir çemberde yaşamak. Uzakları yakına getirmek, teknolojiyi bunun için bir araç olarak görmek. Bireysel anlamda neye ihtiyacınız olduğuna bakmak, sizi motive eden uğraşları hayatınıza katmak ve bedeninizi güçlendirmek. Koç burcu astrolojide savaşçı arketipini temsil eder. Savaşçı mutlaka bir çıkış yolu bulur veya onu bulacağı inancı ile bir hayat geçirir. Umudumuzu kaybetmeyelim.

Işığınızı yansıtmanız dileğimle,

Aylin İleri
Danışman Astrolog

Zor Zamanlardan Geçiyoruz

1024 768 Aylin İleri - Astroloji Danışmanlığı

ZOR ZAMANLARDAN GEÇİYORUZ

2020 yılında bizi nelerin beklediğiyle ilgili yaptığım atölyelerde, yılın ilk 3 ayının özellikle Martın zorlu geçeceğini vurgulamıştım. Bireysel tahminler yaparken bu dönem için; canla başla çalışmak, kişisel sorumlulukları üstlenmek, yetişkin olmak, hırslı değil gayretli-gerçekçi olmak, tedbirli davranmak kelimelerini özenle kullandım. Dünyasal açıdan ise öngörülerim; finans ve ticarette daralma, sınırların daha net çizilmesi, mülteci sorunu ve göçler, kitleleri ilgilendiren trajik gelişmeler, savaşın-çatışmaların-anlaşmazlıkların büyümesi yönünde idi. Yorumlarımı paylaşırken yılın başında gerçekleşen oğlak ve yengeç burcu tutulmaları, 18-31 Mart günleri/ 1-7 Nisan arasında gerçekleşecek olan Mars, Jüpiter, Satürn ve Plüton gezegenlerinin birleşmesini, Satürn kova geçişini gözlemleyerek elde ettim.

Zor zamanlardan geçiyoruz, o nedenle Türkiye ve dünya gündemine ilişkin yaptığım tespitleri detaylandırmaya bu konu hakkında yazmaya karar verdim. Olasılıklar hakkında fikir sahibi olmanın bireysel seçimlerimizi yaparken faydalı olacağına inanıyorum çünkü.

Astrolog olarak bizler, gökyüzünde yer alan gezegenlerin burçlarına ve dünyadan bakıldıklarında nerede ve birbirleri ile nasıl ilişki kurduklarına göre yorumlarda bulunuyoruz. O yüzden eskilerin dediği gibi “yukarıda ne varsa aşağıda da o vardır” prensibi ile yorumlar üretiyoruz. Kaynağımız referans noktamız gökyüzü. Tam da şuanda Satürn, Mars, Plüton, Jüpiter oğlak burcunda bulunuyorlar. Öncelikle oğlağın ne anlama geldiğini açıklamakta fayda var, sonra gezegenlerin sinerjisi etkileşimi kısmına geçelim istiyorum. Bu burç doğası gereği gerçekçidir. Fakat içinde bulunduğumuz çağda bu sembolizmanın farklı işlediğini görüyoruz. Gerçeğin peşinde olmadığını, daha çok maddi dünyanın insanı güven içinde hissetmesine neden olan şeylerin (para, statü, saygınlık, güç) peşinde olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla bu mevkiyi korumak için sistemin içinde olmak şart hatta o sistemi işletenlerden biri olman gerekiyor. Bu yolda giderken eğer toplumun ve sistemin dayattığı kurallara uyarken bir yandan kendi değerlerine göre yeni normlar doğrular oluşturabilirsen ne ala, işte gerçek başarı budur.

Kendi doğruların ve kişisel hedeflerin için yolda yalnız yürümek ve toplumsal dayatmalara direnmek! Ancak o zaman kendi gerçeğine ulaşırsın. Medeniyetin gelişimine de katkı sağlarsın. Uzun süredir beri robot gibi yaşar olduk, ezbere yaşıyoruz, yuvarlanıp gidiyoruz. Ya hedeflerimiz çok yukarıda ya da hiç yok, hayatta kalsak yeter. Gelir gider dengesi tutsun, asgari ödemelerimizi yapalım, üç beş arkadaşımız olsun, hasta olmayalım, farkında olmayalım yeter. Peki yaşamın hakkını vermek, insan olmak gerçekten bu mudur? Engin Gençtan “insan olmak” kitabında her bireyin kişisel sorumluluğunu üstlenmesi ve hayatta bir anlama sahip olması gerektiğini vurgular. Mutluluğumuzdan bir sorumluyuz, hayata anlam katmak bizim elimizde, bu yolculuk bizzat bize ait. Oğlak demek, kendine bir hedef belirleyip o yolda adım adım ilerlemek, kendin bulmak-geliştirmek ve diğerleriyle bütünleşip toplumsal bir kimlik geliştirmek demektir. Bireysellikten toplumsallığa geçiştir aslında bu yolun özeti. Biz burada bir yerlerde tıkandık. Aşırı bireyselleştik-bencilleştik, üretmenin değil de tüketimin bizi mutlu edip medeniyete ulaşacağımız yanılgısına kapıldık. Yozlaştık, yalnızlaştık, mevki statü peşinde koştuk. Hedef sadece elindekileri korumak ve mümkünse fazlasını elde etmek olunca, insanoğlu otoriter rejimlere yöneldi. Dünyayı yönetenlere, iktidar ve güç sahiplerine, demokrasiye, sözde STK’lara, uluslararası örgütlere bakarsak bu gerçek apaçık önümüzde.

Sistemin çöktüğünden, yıkılmak üzere olduğundan bahsedip duruyoruz. Hatta dünya ekonomisinin durgunluğa doğru gittiğinden bu yüzden savaş ekonomisinin hep canlı tutulduğundan vs. İklim değişikliğine önlem alarak katkımız olur mu bilinmez ama bu yönde ortak bir karar bile alamıyoruz. Ticari kaygılar, para, güç önümüze engel olarak çıkıyor. Medeniyet diye tanımladığımız şey artık çok da şey değil! Aslında içinde bulunduğumuz zaman sürpriz de değil. Bunun olacağını hepimiz hissediyorduk, öyle değil mi?

19-22 Martta Mars Jüpiter ile yan yana olacak. Bu birleşim bugünlerde hakim olan virüsün yayılımını ve beraberinde savaş enerjisini artırabilir. Jüpiter dokunduğu gezegeni büyütür, etkisini artırır. Yanı başındaki Mars ve Plüton olunca; akla krizin büyümesi yıkımın artması geliyor. Hemen ardından Mars Plüton ile birleşecek, sonra Jüpiter Plüton ile yan yana gelecek, bu üçlü hep yan yana özetle, 31 Marta kadar büyüyen kriz enerjisinin etkisi altındayız. O çok övündüğümüz küreselleşme şu anda dünyanın başına bela oldu. Çünkü elimizdeki gücü medeniyeti geliştirmek için değil kişisel ve toplumsal çıkarlarımızı güçlendirmek için kullandık. Hastalıkları ve vücudun savunma sistemini anlatan Marsın bu gezegenlerle bir arada olması da çok pozitif gelişmeleri doğurmaz. Kayıpları, enfekte olan insan sayısını artırır maalesef. Bir yandan Mars gerginlik çatışma rekabet ve savaş demektir; süre gelen tedirginlik, sınırların kapatılması, ticaretin ve uluslararası dolaşım serbestinin bir süre daha engellenmesi, finansal kayıplar, rezervlerin erimesi şeklinde kendini gösterebilir.

Ticaretin, serbest dolaşımın durmasıyla hayatta bir anda duruverdi. Bir birinden çok uzakta olsak da aslında ne kadar yakın ve iç içe olduğumuzu gördük. Toplumu yönetenlerin aldığı kararlar; seçimleri ve vazgeçişleri bugünlerde birçok şeyin seyrini etkiliyor. Bizde kişisel anlamda tedbirli olmalıyız. İçinde bulunduğumuz koşulların kısıtların olanakların farkında olarak hareket etmeliyiz. Hatta bir süre durmalıyız. Türkiye’de hastalığın etkilerinin ne ölçüde görüleceğini kestirmek kolay değil fakat bu duruma ek olarak askeri bir hareketliliğin yeniden gündeme geleceğini öngörebiliriz. Oğlak burcundaki gezegen yığılması; sınırlarımızı tehdit ediyor. Belli konularda uzlaştık, ateşkese vardık demek bu atmosferi sürdürmek kolay olmayabilir. Sanki sürekli birilerinin masadaki ağırlığı değişiyor, çetin bir pazarlık süregeliyor. Aktörler el değiştiriyor. Bu tablo hemen değişeceğe benzemiyor. Özellikle ay düğümlerinin mayıs ayında ikizler-yay aksına geçişiyle birlikte 5 ila 21 Hazirandaki tutulmalar Türkiye’nin 12 evini harekete geçiriyor. Bu ev hastaneler hapishaneler perde arkası işler dolambaçlı ve elde olmayan konularla ilgilidir. Ülkemizi, toplumsal huzuru sağlığı gösteren Ay da bu evde 29 derece ikizlerde yer alıyor. Bizi hapseden kısıtlayan koşulların artacağını söyleyebiliriz. Bunun kaynağı finansal koşullar, ekonomik kısıtlar olacağı gibi gündemdeki salgın ve savaş tehditti olabilir.

Yakın zamana dönersek, 22 Martta kova burcuna geçen Satürn en azından temmuz ayı başına kadar; buluş, yenilik, icat, bilimsel çalışmalar, yeni teknolojiler, demokrasi, eğitim, kitlesel hareketler, eşitlik, insan hakları, hümanizm ve uzay konularına vurgu yapacak. O yüzden bu geçiş, var olan sorunlarımıza alternatif çözümler bulmamız yönünden destekleyici olabilir. Fakat 1-7 Nisan arasında Mars bir süreliğine ona eşlik ediyor olacak ve Uranüs de bu kombinasyona dâhil oluyor. Bu bir lastiğin her iki yönden çekilmesine benzer, sonuçta gerilim bir noktada artar ve kopar. 8 Nisandaki dolunaya kadar gündemin sürekli değiştiği ve yükseldiğine tanıklık edebiliriz. Bu dolunay Öncesinde 24 Martta da gergin bir yeniay doğuyor, liderlerle ilgili önemli gelişmeleri beraberinde getireceğe benziyor. En azından bizler kişisel sorumluluklarımızı üstlenip hayatımızı ufaltabiliriz, sınırlarımızı yeniden belirleyebiliriz. Öfkeyi korkuyu değil dünya bilincini geliştirebiliriz. Hepimiz biriz ve sürekli etkileşim içindeyiz aslında. Dünyadaki krizin faturasını hangi ülkede yaşıyor, hangi mesleği yürütüyor olursak olalım beraber ödeyeceğimiz apaçık ortada. İyi dileklerimle,

9 Mart 2020 Başak Burcunda Dolunay

1024 676 Aylin İleri - Astroloji Danışmanlığı

Yeni haftanın ilk gününe dolunay enerjisi ile başlıyoruz. Bu gece 20.47’de ona merhaba demek için gökyüzüne bakmayı unutmayın.

Dolunaylar, olayların veya fikirlerin büyüyüp geliştiği paylaşıldığı bir zamanlardır. Bir meseleyi katlayıp çekmece koyup, ‘sonra hallederim canım’ demenin zamanı değildir. Hele ki dolunay şimdi olduğu gibi başak burcunda gerçekleşiyorsa! Başak burcu, elemeyi ayrıştırmayı düzeni sembolize eder. Bugünün işini yarına bırakmaz. İşe yarar dişe dokunur işlerin ve ilişkilerin peşindedir. Akıl ve mantık yürütür, çok iyi bir gözlemcidir. O yüzden  zamanın ritmine uygun olarak bugünlerde her ne yapıyorsanız; o konuyu yapış veya düşünüş tarzınızı, rutinlerinizi irdeleme ihtiyacı duyabilirsiniz.

Dolunaylar sorgulamayı ikilemi ve çatışmayı beraberinde getirir. Ay ve güneşin karşı karşıya geldiğinde sorgu sual artar. Hafta boyunca hayatınızı ve ilişkilerinizi nasıl yönettiğinize bir bakın. Size veya başkalarına katkısı olmayan uğraş veya hedefleriniz varsa onlar dikkatinizi çekebilir. Evde işte özel yaşamda bahar temizliği yapmaya başlayabilirsiniz. Vicdan yaptığınız sizi zora sokan kararlarınız ile karşılaşabilirsiniz. Birilerine yardım etmek, bakım vermek, yanında olmak gibi insani vazifeler gündeme gelebilir. Size hizmet etmeyen düşünce-alışkanlıkları geride bırakmak için harika bir haftaya giriş yaptık. Sağlık diyet beslenme spor eğitim uzmanlık-ustalık gerektiren işler ve bu konulardaki detaylar iki hafta boyunca bolca gündemimizde yer alacak. O yüzden hayatın ve zihninizin karmaşasında kendinizi kaybetmemek için bir durup bakın. Sizi oyalayan neler var etrafınızda? Onları nasıl elersiniz? Belki de bir konuda istediğiniz verimi veya faydayı yaratamıyorsunuz? Belki sağlığınız sinyal veriyor, görmezden geliyorsunuz? Vücudunuzun ihtiyaçlarına kulak verin. Merkür’de (dolunayın ertesi günü) geri hareketini noktalıyor, normal seyrine dönüyor. O halde işleri yoluna koymak, aksaklıkları gidermek ve iletişimi hızlandırmak için beklememize gerek yok.

Aynı gün Güneş, hayallerin ve umudun gezegeni Neptün ile birleşiyor. Bir şeyleri elemenin, daha iyisine yer açmak için son kullanma tarihi gelenleri bırakmanın tam zamanı olduğu doğru fakat Neptün’ün işin içinde olduğu durumlarda net olmak çok da kolay değildir. Dolunayın doğası gereği beraberinde getirdiği ikilemin varlığını es geçmeyelim. Bulanıklığın değişkenliğin çok olduğu birkaç gün geçireceğiz. O yüzden su akıp yolunu hemen bulamayabilir. Biraz dolanır, çamura bulaşır belki de bir kayaya çarpar ve hızı yavaşlar, kim bilir? Yani son kullanma tarihi konusunda kafamız biraz karışabilir. Acele etmeyin. Güneş balıkta Ay başak burcundayken, sadece mantık yürüterek verimli sonuçlar elde edemeyiz. Bilinmeyenin gelip kapımızı çalmasına izin verirsek, daha önce gözümüzden kaçan veya göz ardı ettiğimiz konularda farkındalık yaşayabiliriz. Biz gönüllü olmasak da bir şekilde hayat bize esrarengiz bir şekilde net bir bakış açısı kazandırabilir. Dolunay haftasında olayların gidişatının ne yönde olacağını sezebiliriz ancak bunları ‘siyah ve beyaz’ şeklinde ifade edemeyebiliriz. O nedenle ben asla bunu yapmam, bu asla olamaz demeyin. Gündemin sürekli değiştiği, bilgi akışının 7-24 sürdüğü bir çağda yaşıyoruz. Bugünden yarını planlıyoruz. Kendimize ait bir rutinimiz ve planlanmış bir hayatımız var, fakat gerçekte yarın ne olacağını bilmiyoruz. Neptün’ün gökyüzünde etkili bir pozisyonda olduğunda, karşılaştığımız insanları ve önümüze çıkan olayları görmek istediğimiz gibi değerlendirmekten kaçınmak önem kazanır. Gerçek ne? Asıl soru bu ve biz ona ancak adım adım ulaşabiliriz. Biraz daha esnek, özverili iyimser fakat hayalperest davranmayarak !

Sevgiyle,